GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Ege Adaları, İtalyan- Osmanlı Savaşı, Balkan Savaşı ve takiben I. Dünya Savaşı sırasında elden çıktı. Büyük devletler, 13 Şubat 1914’ te Yunanistan’ a, 14 Şubat 1914’ te Osmanlı Devleti’ ne birer nota vererek adalar konusundaki kararlarını bildirdiler. Buna göre:
Gökçeada, Bozcaada, Meis hariç Yunan işgalinde bulunan (Girit Adası dâhil) Ege Adaları Yunanistan’ a verilecek; Yunanistan, bu adaları tahkim edemeyecek, kara ve deniz üssü olarak kullanamayacak; Bu adalarla Anadolu arasında kaçakçılığa engel olmak için önlemler alacak; Adalarda kalan Müslüman halk için güvence verecek; Birinci maddede adı geçen üç adayı Osmanlılara geri verecekti. Bu karar Birinci Dünya Savaşı’ na kadar uygulanmadı ve savaş sırasında Boğazlar önündeki adalar da Yunanistan’ ın elinde kaldı.
İtalya, Trablusgarp Savaşı ( 1911) sırasında, On İki Ada’ yı işgal etmişti. 18 Ekim 1912’ de İsviçre’ nin Lozan yakınlarındaki Ouchy kentinde yapılan Ouchy (Uşi) Antlaşması’ nın 2’nci maddesiyle İtalya, On İki Ada’ yı Osmanlı Devleti’ ne vermeyi kabul etmiş, ama geri vermek için Osmanlı askerinin Trablus’ tan tamamen çekilmesini şart koşmuştu. Ne var ki, İtalya, yerli halkın sürdürdüğü mukavemeti orada kalan birkaç Trabluslu subay ve ere bağlayarak, antlaşmaya rağmen On İki Ada’ yı boşaltmadı.
(Kimi tarihçiler Kurtuluş Savaşı sonunda 1923 yılında yapılan Lozan Antlaşması ile Trablusgarp Savaşı’ nı sonlandıran 1912’ deki Uşi Antlaşması’ nı (Uşi, Lozan yakınlarında olduğu için) birbirine karıştırırlar.)
Osmanlı Devleti’ nin Birinci Dünya Savaşı’ ndan sonra imzaladığı Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920 ) ile İmroz ve Bozcaada da dâhil olmak üzere tüm Ege Adaları Yunanistan’ a; On İki Ada, Meis dâhil, İtalya’ ya verildi. Yani, Sevr Antlaşması’ ndan sonra Osmanlı Devleti’ nin Ege Denizi’ nde hiçbir adası kalmadı.
Doğu Akdeniz’ de bulunan Kıbrıs Adası ise, daha 1877-78 Osmanlı- Rus Savaşı’ ndan sonra Sultan II. Abdülhamit döneminde İngiltere’ ye kiralanmıştı.
Türk Kurtuluş Savaşı’ ndan sonra Lozan Barış görüşmeleri başladığı sırada, Ege adalarının tamamı elden çıkmış durumdaydı. Adalarda Osmanlı askeri yoktu. Tabi Osmanlı/ Türk hâkimiyeti de...
Lozan Barış Antlaşması görüşmeleri başladığı zaman, Rodos Adası ile beraber On İki Ada (Dodekan) meselesi, kritik durumunu korumaktaydı. Çok uzun süren ve şiddetli tartışmalara neden olan oturumlardan sonra, Osmanlı Devleti zamanında tamamen elden çıkan adaların mevcut durumu kabul edilmek zorunda kalındı.
Sonuç şöyle özetlenebilir: Lozan’ da, daha önce elden çıkmış olan Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları ile Asya kıyısına 3 milden yakın olan ada ve kayalıklar elde edilmiştir. (Başka bir ifadeyle Müttefiklerin tüm Ege Adaları’ nı Yunanistan’ a bırakmak için büyük baskı yapmalarına rağmen, Türkiye elinde olmayan üç adayı ele geçirmeyi başarmıştır.)
Türkiye, ayrıca Yunanistan’a bırakılan adaların askerden ve silâhtan arındırılmasını başardı. ( Lozan Antlaşması, Madde 12, 13 ve Ek XV)
Türkiye, tüm çabasına rağmen, Osmanlı döneminde elden çıkmış olan Meis Adası’ nı geri alamadı. Türkiye, Lozan görüşmeleri sırasında Meis Adası’ nı İtalya’ ya vermemek için olağanüstü bir mücadele verdi. İtalyan delegesi Montagna ile Rıza Nur arasında komisyonda çok sert tartışmalar oldu. Müttefiklerin karşımıza bir cephe olarak çıkmaları üzerine İsmet (İnönü) Paşa, 4 Haziran 1923 tarihli oturumda Meis’ in Türkiye’ nin hakkı olduğunu anlatan, fakat barış için bu adayı bırakmayı göze aldıklarını anlatan bildiride şunları söyledi: “… Sırf dünya barışının kurulmasını sağlamak amacıyla Türk heyeti Meis Adası konusunda ileri sürdüğü kayıtları geri almak gibi çok ağır bir fedakârlığa razı olmaktadır.” (Taha Akyol, Bilinmeyen Lozan, İstanbul, 2004, s. 143)
Kısaca Meis Adası ile ilgili olarak gelişen bazı olayları da hatırlayalım:
Türkiye, Lozan Antlaşması'nı onaylamasına rağmen, Meis Adası için mücadeleye devam etti; Meis Adası' nın etrafındaki adacıkların kendisine ait olduğunu iddia etti ve 1923 yılında bölgedeki adacıklara çıkarma yaparak Türk bayrağı dikti ve bölgede yaşayanlara adacıkları 15 gün içinde terk etmeleri için süre verdi. İtalya, Meis’ in kendisine ait olduğunu iddia ederek Türkiye’ yi protesto etti ve On İki Ada’ yı silâhlandırmaya başladı.
Türkiye, 1924'te bir taraftan 12 Ada'dan gelecek bir İtalyan saldırısına karşı hazırlık yaparken diğer taraftan Lozan'da çözülemeyen Musul sorunuyla uğraşıyordu. 1926'da Musul sorunu Türkiye'nin istemediği biçimde de olsa çözülünce Türkiye, Doğu sınırındaki birliklerini Batıya kaydırdı.
1927 yılı Haziran ayı içinde Rum kaçakçıların Meis civarındaki adacıkları üs olarak kullandığını fark eden Türk askeri, bu adacıklara çıktı. İtalya bunun üzerine Türkiye’ ye nota verdi; Türk askeri görüşmelerin başlaması üzerine kayalıklardan çekildi. Sonunda sorun Lahey’ e götürülse de bir sonuç alınamadı.
1929 yılında Türkiye, Meis'e bağlı adacıklara yeniden Türk bayrağı dikmeye başladı. İtalya da bölgedeki adacıklara asker çıkarmaya başlayınca ilişkiler tekrar gerildi.
Sonunda 4 Ocak 1932'de Ankara'da “Anadolu Sahilleri İle Meis Adası Arasındaki Ada ve Adacıkların ve Bodrum Körfezi Karşısındaki Ciheti Aidiyeti Hakkında İtalya Hükümeti İle Aktolunan İtilafname” imzalandı.
1932 “Meis Antlaşması”nın 1. maddesine göre Volo (Çatal Ada), Ochendra (Uvendire), Fournachia (Furnakya), Kato Volo (Katovolo), Prasoidi (Prasudi), Tchatallota, Pighi, Nissi, Tis Pighi, Recif Agricelia, Prousseclisse (Kaya), Pano Makri, Kato Makri (kayalıklar dâhil); Marathi, Roccie Voutzaky (Rocci Vutchaki), Dacia (Dasya), Nissi-Tis-Dacia, Alimentarya (Alimentaria), Caravola (Karavola) ve Karaada Türkiye egemenliğine giriyordu. Bunun karşılığında Türkiye de 8 adacık üzerinde İtalyan hâkimiyetini kabul ediyordu. 5. maddeye göre bölgedeki sınırlar da belirlendi.
Türkiye, görüldüğü gibi Meis konusunda ısrarını ve mücadelesini sürdürdü. 1932 Meis Antlaşması ile de Meis Adası civarındaki pek çok adacığın egemenliğini ele geçirdi. (Seha L. Meray, Lozan Konferansı, C. 1,II, III, İstanbul, 2013; Hazal Pabuççular, Türkiye ve 12 Ada 1912-1947, İstanbul, 2019.)
İtalya, II. Dünya Savaşı'ndan sonra 1947'de 12 Ada ile birlikte Meis Adası'nı da Yunanistan'a devretti. Ancak adalar Paris Antlaşması’ na göre silâhsızlandırılacaktı. (Md. 14)
Herhalde Ege Adaları’ nın son yıllarda göz göre göre Yunanlılar tarafından silâhlandırılması çok ayrı bir inceleme konusu olacaktır.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!