GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

19 Eylül Gaziler Günü...

23 Ağustos 1921’den 13 Eylül 1921’e kadar süren Sakarya Meydan Muharebesi, yeni Türk Devleti’ nin tarihinde, dünyada eşine pek az rastlanan büyük bir zafer olarak yer almıştır.

Bu muharebenin kazanılmasında en büyük etken, Mustafa Kemal Paşa gibi çelik iradeli, dahi bir asker;

Fevzi (Çakmak) ve İsmet (İnönü) gibi savaş alanlarında büyük birliklerin yönetim ve sevkinde yetişmiş komutanlar;

cesur ve yetenekli Kolordu ve Tümen Komutanları ile ölümü hiçe sayan gözü pek ve fedakâr subaylar ve nihayet ordunun asıl kitlesini oluşturan Türk Milleti’dir.

Türk Milleti, bu muharebede Başkomutanı’ nın isteklerini fazlası ile yerine getirmiş; yaşlısı, genci, kadını, çocuğu ile her şeyini feda etmişti.

Bu fedakârlığın sağladığı üstün moral gücü, Yunan ordusunun saldırı yeteneğini kırmış ve artık girişim Türklere geçmişti.

Bundan sonra Yunanlılar, Türk ordusunun eylemine bağlı olma zorunluluğuna düşmüşlerdi.

Bu zorunluluk, özellikle bir istila ordusu için yenilgi ve çözülmenin başlangıcı olmuştu.

Daha 5 Ağustos 1921’de, Başkomutan atandığı gün, Mustafa Kemal Paşa, düşmanı yeneceğine tam bir inancı olduğunu Türk ordusuna ve bütün dünyaya ilân etmişti.

Sakarya zaferi, onun geleceği ne kadar açık gördüğünü ispatlamış oldu.

Türk Milleti, bütün vasıflarını kişiliğinde toplayan bu büyük evlâdına lâyık olduğu armağanı vermekte gecikmedi.

13 Eylül 1921′ de kazanılan Sakarya Zaferi’nin hemen ardından, 14/15 Eylül gecesi, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Edirne ve Kozan Milletvekilleri sıfatıyla Büyük Millet Meclisi Reisliği’ ne cepheden telgrafla şu önergeyi gönderdi:

“Bizzat muharebe meydanındaki tedbiriyle muzafferiyetin amil ve müessiri olmuş Başkumandan Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine müşirlik rütbesi ile gazilik unvanı tevcihini teklif ve istirham ederiz. Büyük Millet Meclisi’nin bu teveccühünün milletimiz tarafından doğrudan doğruya bütün orduya müteveccih bir eser-i takdir ve taltif olacağı kanaatinde bulunduğumuzu arz eyleriz.”

TBMM, 19 Eylül 1921 günü, Sakarya Meydan Muharebesi’ni kazanan Başkomutana “Gazi” unvanı ile “Mareşal” rütbesini verdi.

19 Eylül, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e, TBMM tarafından “Gazi” unvanı verilişinin yıldönümüdür.

Değerli okurlar,

Türkiye’de, 19 Eylül günü, Atatürk’ün bu unvanı aldığı günden hareketle, “GAZİLER GÜNÜ” olarak kutlanmakta;

Gaziler gününde yapılacak törenler, Başbakanlığın 24 Ağustos 2003 tarih ve 25209 sayılı resmi gazetede yayınlanan “ 18 Mart Şehitler Günü ve 19 Eylül Gaziler Gününde Yapılacak Törenler Hakkında Yönetmelik” esaslarına göre düzenlenmektedir.

Ülkemizin her karış toprağında, vatanını bayrağını ve kutsal değerlerini korumak ve savunmak için en güç koşullar altında canlarını ortaya koymaktan çekinmeyen gazilerimiz milletimizin medarı iftiharı, vatanseverliğin ve kahramanlığın yaşayan abideleridir.

Gazilerimiz ve aziz şehitlerimizin yakınları milletimize tevdi edilmiş en kıymetli emanetlerdir.

Milletimizin bekası, şehitlik ve gazilik ruhu kazanmış bir kalbe sahip olan nesiller yetiştirmekle mümkündür. Bunun için geleceğimizin teminatı olan gençlerimize, Türkiye’de verilen mücadeleyi iyi anlatmalı, bu aziz vatan uğrunda gösterilen fedakârlığı öğretmeliyiz.

Bu duygu ve düşüncelerle; Cumhuriyetimin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silâh arkadaşları başta olmak üzere, vatanımız için canlarını hiç düşünmeden feda eden aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal etmiş kahraman gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyor, hayatta olan gazilik mertebesi ile şereflenmiş gazilerimize de sağlıklı, uzun ömürler diliyorum.

Gazilerimizi, her zaman olduğu gibi, Gaziler Günü’nde de yalnız bırakmayalım.

Unutmayalım ki,

“Gazi, vatan sevgisinin sembolüdür.”

“Gazilik, nesiller boyu taşınacak onurdur.”

*

BİR DEĞERLENDİRME:

Atatürk heykelleri put değildir; kurtuluşu, bağımsızlığı ve vefayı simgeleyen sevgi anıtıdır.

Putlara kurdele bağlanır, kurban kesilir, adak adanır.

Atatürk anıtlarına sevgi ve saygı gösterilir; çiçek veya çelenk bırakılır.

Aradaki farkı anlamak bir zihniyet ve kavrayış meselesidir.

*

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

Ne Mutlu Türk’ üm Diyene!