GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Geçen yazımızda Türklerin göçünden söz etmiştik.
Bugün de Uygur Göç Destanı’ nı ele alalım.
Uygur ilinde Hulin ( Ho-Lin) adlı bir dağ vardır.
Bu dağdan Togla ve Selenga ırmakları doğar.
Bir gün iki ırmak arasındaki bir ulu ağaç üzerine mavi bir ışık iner.
Ağacın gövdesine giren kutsal ışık aylarca orada kalır.
Her gün biraz daha kabaran ve 30 adım çevresini aydınlatan ağacın içinden müzik sesleri gelir.
Sonunda ağaç yarılır ve içinden beş kutsal çocuk çıkar.
Çocukları Tanrı’ nın gönderdiğine inanan Uygurlar onlara Ur Tigin,Sungur Tigin, Türeg Tigin, Kutur Tigin ve Bögü Tigin adlarını koyarak özenle büyütürler.
Sonunda içlerinden birini kağan seçmeye karar verirler.
Akıllı, tedbirli ve güzel bir genç olan Bögü Tigin oybirliğiyle hükümdar seçilir.
Onun döneminde Uygur ilinde her şey düzene girer.
Uygur halkı Çinlilerle yıllardır sürdürdükleri savaşları kazanmaya başlar, esenlik içinde yaşar.
Bögü Han’ ın soyundan birçok kağan gelir.
Sonunda bunlardan biri savaşlara son vermek amacıyla oğlu Gali Tigin’ i Çin prensesi Kiyu- Liyen’ le evlendirmek ister.
Düğün hazırlıkları sürerken Çin elçileriyle birlikte gelen kâhinler Uygur ülkesindeki Hatun Dağı’nda Kutlu Kaya adlı tılsımlı bir kaya olduğunu keşfederler.
Prensese karşılık bu kayanın kendilerine armağan edilmesini isterler.
Çinliler, Uygurların hiç düşünmeden verdikleri kayayı parça parça ülkelerine taşırlar.
Bu olay Uygur ilinde büyük bir yasa yol açar, yedi gün sonra da hakan ölür.
Büyük yıkımlar birbirini izler, dirlik düzenlik kalkar; ırmaklar kurur, toprak çatlar, ekinler yeşermez.
Uzun yıllar sonra Bögü Han’ ın torunlarından biri hakan seçilir.
Onun döneminde beşikteki bebekten, dağdaki kuşa kadar her canlı “Göç! Göç! Göç!” diye bağırmaya başlar.
Sesler ülkenin her yanını kaplayan bir uğultuya dönüşür.
Uygur halkı bunu Tanrı’ dan gelen bir işaret sayarak göç etmeye başlar.
Halkın durmak istediği her yerde “Göç!” sesleri daha da şiddetlenir.
Sonunda yeşil bir yurda gelindiğinde sesler kesilir.
Uygurlar burada beş mahalle halinde Beşbalık ilini kurarlar.
Çok geçmeden yeni bir düzen kurulur, Beşbalık’ ta Uygur halkı eski görkemli günlerine döner.
“Göç Destanı”, Uygurların öteki destanı “Türeyiş Efsanesi” yle birlikte Uygur tarihi konusunda oldukça geniş bilgi vermektedir.
Destanda yer yer Maniciliğin etkileri de görülür.
Evet, değerli okurlar, bu gün de bu kadar.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!