GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Göç: kişinin, yeni koşullara daha iyi uyum sağlayabilmek amacıyla ya da doğal, ekonomik, siyasal vb. zorunluluklar sonucunda yaşadığı topluluğu ya da coğrafyayı değiştirmesidir.
Göçte, yerleşim yerinin bütünüyle değiştirilmesi söz konusudur.
Türkler, tarihin ilk dönemlerinden itibaren, batılıların Orta Asya diye tanımladıkları Türkistan’ da çeşitli devletler kurmuşlar, yerleşik hayatta pek çok şehir ve yerleşim yeri oluşturmuşlardı.
Örneğin Türkler, M.Ö. 10 000’lerde UŞUNUY (Uşunguy) adıyla tarihe geçtiler. Bunu, bir federasyon olan ON- UYUL takip etti. Türkler, federasyonlar ve sonunda büyük imparatorluklar demek olan konfederasyona kadar vardılar. Ve de, tarihin ilk dönemlerinde üç büyük konfederasyon kurdular.
Bu konfederasyonlar : “BİR – OY BİL”, “AT – OY BİL”, “TÜRÜK – BİL” dir.
Türklerin Türkistan’ da kurduğu şehirlerden ilk akla gelenler: Beş Balık, Bukarak, Sugnak, Karnak, Barçuk, Karaçuk, Kazvin, Kinküt, Baltı, Barsgan, Barhan, İşkan, Kençek Sengir, Koşoykurgan, Şirdak-Bek, Çumgal, Gulça, Çaldıvar, Suyab, Aşpara, Kayında, Şiş-Tübe, Cuvan, Tolek, Sukuluk, Cul (Cil-Arık), Çola-Kazak, Sarıg, Yakalıg, Burana, Balasagun, sayılabilir.
Zamanla değişik nedenlerle bulundukları coğrafyayı terk eden Türkler, kendileri için uygun buldukları topraklara göç ederek yerleştiler.
Selçuklu fetihleriyle birlikte çok sayıda Türkmen boyunun Anadolu’ ya göçü de arttı.
Osmanlı Devleti’ nin yayılması sürecinde de yeni toprakların sistemle bütünleştirilmesinde “sürgün” kurumundan yararlanıldı.
Osmanlı topraklarının değişik yörelerinden belli oranlarda toplanan nüfus yeni kazanılan topraklara yerleştirildi.
Böylece bir tür göç yoluyla yeni kazanılan topraklarda Osmanlı toplum yapısı yeniden biçimlendirildi.
Osmanlı Devleti’ nin gerileme sürecinde bir yandan toprak yitirilmesi, bir yandan da ulusal ideolojilerin yaygınlaşmasından kaynaklanan baskılar, Anadolu’ nun dıştan sürekli göç almasına, ikinci bir Türkleşme dalgasına uğramasına yol açtı.
Önce Küçük Kaynarca Antlaşması ( 1774) sonucunda Kırım’ dan Müslüman grupların Osmanlı topraklarına göçü başladı; 1790- 1865 arasında Kırım’ dan yaklaşık 700 bin göçmen Anadolu’ ya geldi.
Kafkasya’ nın yerli Müslüman halkları Çerkezler ile Abazalar da Çarlık yönetiminin 1859’ da Şeyh Şamil önderliğindeki direnişi kırması üzerine 18959- 65 arasında Kafkasya’ dan Osmanlı topraklarına 600 bin-1milyon kişi göç etti.
1877- 78 Osmanlı- Rus Savaşı ertesinde, Osmanlıların Rumeli ve Doğu Anadolu’ da yitirdiği topraklarda yaşayan 3 milyonluk nüfusun 850 bini Anadolu’ ya göç etti.
1912- 13 Balkan Savaşları sonunda yitirilen topraklardaki 1,5 milyon Müslümanın büyük bölümü hemen göç etti; kalanları da Kurtuluş Savaşı sırasında mübadeleyle Türkiye’ ye geldi.
1897’ den sonra Girit’ te Yunanistan nüfusunun artması ve 1914’ te Oniki Ada’ nın İtalya’ nın denetimine geçmesi üzerine Batı Anadolu buralardan da önemli miktarda göç aldı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Doğu Anadolu’ daki Ermeni nüfusun göç ettirilmesi ve Lozan Antlaşması (1923) uyarınca Yunanistan’ daki (Batı Trakya dışında) Türk nüfusunun, Türkiye’ deki (İstanbul dışında) Rum nüfusla mübadelesi, Anadolu’ da nüfusun Türkleşme oranını artıran büyük kitlesel göçlere yol açtı.
Cumhuriyet döneminde eski Osmanlı topraklarından Türkiye’ ye yılda 10- 30 bin kişilik sürekli bir göç akımı oldu.
1950-51’ de Bulgaristan’ dan 150 bin göçmenin kabul edilmesinden sonra bu eğilim değişti.
İki küçük özdeyişle bugünkü yazımızı sonlandıralım:
“Türkler pek farkında değiller ama Avrupalılar şu gerçeğin farkındadırlar: Tarihten Türkler çıkarılırsa, ortada tarih diye bir şey kalmaz.” Alman Ord. Prof. Fritz Neumark.
“Türklerin övünülecek bir tarihleri vardır. Ancak tarih bilirseniz o zaman ‘Ne Mutlu Türk’üm Diyene’ sözünün bir anlamı olur.” Prof. Dr. Halil İnalcık.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!