GÜNAYDIN/TÜNAYDIN Değer Okurlar;
İslâmî inanışa göre Allah, insanlığın olgunlaştığına, dünya yaşamını kendisine verilen yeteneklerle düzenleyebileceğine kanaat getirdikten sonra son peygamberini göndermiş ve öğütlerini son ve eksiksiz kitap olan Kur’an ile iletmiştir.
Atatürk’ ün bu konudaki değerlendirmesi ilgi çekicidir, der ki:
“ İslâm’ la birlikte insanlık, dünya yaşamını düzenlemede yararı, zararı kendisine ait olmak üzere serbest kılınmıştır.” (Atatürk’ ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, Sayfa 269 )
Kur’ân-ı Kerîm insanın özgür kılındığı şöyle açıklıyor:
“ Size Rabbiniz tarafından basiretler ( idrak kabiliyeti, gerçeği anlama, kavrama yetenekleri) verilmiştir. Artık kim hakkı (iyiyi- kötüyü, eğriyi- doğruyu) görürse faydası kendisine, kim de kör olursa zararı kendisinedir. Ben üzerinize bekçi değilim.” (Ne’âm Suresi/ 104 )
Allah insanlara eşyayı görmeleri için nasıl maddî gözler vermişse, gerçekleri kavrayabilmeleri için de kalp gözü diyebileceğimiz idrak güçleri vermiştir. Artık kim bu kabiliyetini doğruya kullanmazsa zararı kendi aleyhine olur.
Yaratanın insanı dünya yaşamında özgür kıldığını kanıtlayan ve din adına başkasına bağımlı olmadığını vurgulayan başka ayetler de var.
“ Herkesin kazanacağı yalnız kendisine aittir. Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenemez.” ( En’am Suresi/ 164 )
“ Gerçekten hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenemez.” ( Necm Suresi/ 38)
Görüldüğü gibi Allah katında herkes yalnız kendisinden sorumludur. Yani din adına sığınacağı, sadece kendisidir. Yaptıklarından, yapamadıklarından kendisi sorumludur. Bu nedenle din, Allah ile kişi arasındadır. Arada üçüncü kişiler yoktur.
Din kişiyi dünya yaşamında özgür bırakmıştır.
Özgür bırakmamış olsaydı kolektif sorumluluk düzeni getirirdi.
Dolayısıyla İslâm dini bireye yöneliktir, muhatabı bireydir.
İnanmış- inanmamış, yapmış- yapmamış olması bir başkasını hiç ilgilendirmez.
Allah bile insanları yönetmek değil, yönlendirmek amacındadır.
“Doğru yolu göstermek bize aittir.” (Leyl Suresi/ 12)
“ Yolun doğrusunu göstermek Allah’ a aittir. Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi, hepinizi doğru yola iletirdi.” ( Nahl Suresi/ 9)
Görüldüğü gibi Ulu Tanrı, Allah, herkesi doğru yola getirmek için zorlayıcı ve yapısal bir düzenleme getirmeyi dilememiş; akıl ve irade ile donattığı insanı düşünce, davranış ve eylemlerinde özgür bırakmıştır. Üstelik insanı kendine halife kılmıştır. (Bakara Suresi/ 30)
Dinde, zorlama da yoktur. (Bakara/ 256.)
İslâm gerçeği bu iken, hiçbir kimse, İslâm adına, bir başkasına yönelik ahkâm kesemez. “Müslüman değildir, kâfirdir, vb” diyemez!
Hristiyanlıkta, kilise tarafından verilen cemaatten kovma cezası “Aforoz”, İslâm dininde yoktur.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!