GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Bu gün, sadece bir konu üzerine odaklanmak yerine, gözüme ve aklıma takılan bazı hususları kısa kısa paylaşmak istiyorum.
Merkezî ve yerel kadrolarda yetkili ve sorumlu makamlarda görev yapanların, aradan yıllar geçtikten sonra, görevleriyle ilgili açıklamalarda bulunmaları bana pek uygun bir davranış olarak gelmiyor.
Benim arkadaşlarımdan da, bana göre, böyle çok yanlış bir davranış içinde olanlar var.
Onlara da sık sık söylüyorum:
Görevdeyken yapamadıklarınızı, gördüğünüz hata ve eksiklikleri, olması gerekenleri neden göreviniz sırasında değil de, aradan yıllar geçtikten sonra dile getiriyorsunuz.
Böyle bir davranış etik mi?
Göreviniz sırasında size karşı yapılan yanlış bir davranış varsa, buna neden göz yumdunuz?
O zaman yapılan yanlışları fark ettiyseniz, neden zamanında önlem almadınız?
Ortada engel olamadığınız yanlışlar olduysa, siz de bunu fark ettiyseniz, neden o görevde oturmaya devam ettiniz?
Şimdi malûmatfüruşluk (bilgi satan, bilgiçlik taslayan)yaparak çokbilmiş havalarda dolaşmak kime yarar sağlar?
Kişinin kendi dönemini değerlendirmesi yanlıştır, bunu tarih zamanında en acımasız şekilde yapar. 
***
Yabancılara satılan gayrimenkuller gündeme geldiğinde, benim aklıma hemen Filistinliler’ in topraklarını Yahudilere satmaları gelir. Yüksek para karşılığında evlerini, arsalarını satan Filistinliler, bu gün kafalarını nereye vuracaklarını bilemiyorlar.
Yahudiler, bir plân dâhilinde parça parça satın aldıkları arazileri birleştirip kendilerine bir vatan yaptılar.
İsrail devletinin yıllara göre gelişim şemalarını inceleyenler, topraklarını savaşlar dışında nasıl elde ettiklerini görebilirler.
Buna benzer bir konu da Kıbrıs’ ta gelişti.
Kıbrıslı Rumlar, özellikle sınır hatlarındaki Türk yerleşim yerlerini yüksek fiyatlarla satın aldılar.
Merhum Rauf R. Denktaş ile merhum İsmet Kotak’ ın, “evlerinizi Rumlara satmayın” diye ikaz ve uyarılarını büyük kesim dinlemedi.
Günümüzde yaşananları ise okuyucunun takdir ve yorumuna sunuyorum.
Bu günkü yazımızı da Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün bir sözüyle bitirelim:
“Tehdit esasına dayanan ahlâk, bir fazilet olmadıktan başka itimada da lâyık değildir. “
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun!
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!