GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Sıkıntıdan televizyon kanallarını dolaşırken, bir haber gözüme çarptı. Batı Afrika ülkesi Ekvator Ginesi’ ni 40 yıldır yöneten otoriter devlet başkanı Teodoro Nguema’ nın oğluna ait çok sayıda lüks araca yolsuzluk soruşturması nedeniyle el konulmuş, araçlar açık artırma ile satılacakmış.

18,5 milyon İsviçre frangı gelir getirmesi beklenen açık artırmada 25 araç satılacakmış. Bunların arasında yedi Ferrari, üç Lamborghini, beş Bentley, bir Maserati, bir McLaren marka araba da bulunuyormuş.(Bir İsviçre frangı, yaklaşık 34 TL)

Uzun bir süre önce de Güney Amerika’ daki bir diktatörün hayatını anlatan eski tarihli bir belgesel izlemiştim. Orada da muhteşem saraylar, villalar, uçaklar, arabalar, vb. derken eşinin on binleri bulan ayakkabı koleksiyonu ekranı doldurmuştu.

Gördüklerimi şaşkınlıkla izlerken, aklım ister istemez, tarihî iki anekdot/hikayecik geldi.

İlki Hazreti Ömer dönemine ait... Söylence bu ya…

Yaşlı bir kadın, derdini anlatmak için halife Hazreti Ömer’in makamına gelmişti. Selâm verip uygun bir yere oturdu.

Hz. Ömer kendisiyle hiç meşgul olmadı, hatta selâmını bile almadı.

Yaşlı kadın hayretle ne olacak diye beklerken, Hz. Ömer işini bitirdi, yanan mumu söndürdü ve onun yanında duran bir başka mumu yaktıktan sonra “Ve aleyküm selâm “diyerek selâmı aldı.

Konuşmaya başladılar.

Yaşlı kadın;

“Ya Ömer, niçin o mumu söndürüp diğerini yaktıktan sonra benimle konuşmaya başladın?”

Hz. Ömer yanıtladı;

“ İlk mum devlet hazinesinden alınmış mumdu. Devlet işleriyle uğraşırken o mumu kullanıyorum. Diğer mum, kendi cebimden aldığım mumdu. Seninle devlet işlerini konuşamayacağım için kendi mumumu yaktım. Seninle özel işimiz için devletin mumunu kullansaydım Allah’ ın nazarında mesul olurdum. Şimdi söyle, sorunun nedir, senin için ne yapabilirim?”

**

Bir diğer tarihî örnek ya da söylence de şu şekilde:

Şam Valisi olan Muaviye, zenginliğini gösterişe dönüştürmek istemiş ve kendine bir saray yaptırmıştı. Adı, “Qasru'l-Beyza” idi…

Sarayın inşaatıyla birlikte itirazlar da yükseldi.

Muhaliflerin başını sürgünde bulunan Ebu Zerr çekiyordu. Muaviye'nin şaşalı yaşantısından rahatsızdı, şikâyetini bizzat yüzüne söyledi:

“Ey Muaviye, eğer bu sarayı kendi paranla yapıyorsan, israftır; yok eğer halkın parasıyla yapıyorsan ihanettir ve haramdır.”

Doğruluk derecesini bilmiyorum; Ebu Zerr’ in türbesinin Adıyaman/ Kâhta Ziyaret Köyü’ nde olduğu söyleniyor.

***

Kur’an’ı Kerim, “Oku”, “Aklını kullan” diyor ya…

Hatırlayalım:

“Allah israf edenleri sevmez.”( En’am /141)

“Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin, yiyin, için fakat israf etmeyin, çünkü Allah israf edenleri sevmez. “ A’raf /31)

“Gereksiz yere saçıp savurma. Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.”( İsra/ 26-27)

“Kullar harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler, ikisi arasında bir orta yol tutarlar.”( Furkan/  67)

Bir televizyon haberinden nerelere geldik.

Bir sonraki yazıda buluşmak üzere…

Sağlık, mutluluk ve başarı dolu günleriniz olsun!