Günaydın Değerli Okurlar,
Su canlıların yaşaması için hayati öneme sahiptir. En küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar, bütün biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan sudur. 
Su, insan yaşamında hayati bir önem taşır. Sadece yaşam için gerekli bir nesne değil aslında yaşamın kendisidir su… Yeryüzünde ilk yaşamın başladığı yerdir ve bizi çevreleyen tabiat ana ve canlıların yaşamı için yeri doldurulamayan ve eşi olmayan çok değerli bir elementtir. Suyun bolluğu halinde değeri tam anlaşılamaz iken yokluğu halinde ölümle eş anlamlıdır.
Su önemli bir besin maddesidir ve insan vücudunda önemli bir rol oynar. Yiyecek olmadan birkaç haftaya kadar yaşayabiliriz, ancak su olmadan sadece birkaç gün yaşayabiliriz. Vücuttaki her sistem, hücrelerden ve dokulardan, hayati organlara, suyun işleyişini gerektirir.
Su, vücudumuzdaki tüm hücrelere ve beynimize oksijen taşır.
Su, vücudun mineralleri, vitaminleri, amino asitleri, glikozu ve diğer maddeleri emmesini ve özümlemesini sağlar.
Su, böbreklerin çalışmasını kolaylaştırır.
Su, toksinleri ve atığı temizler.
Su vücut ısısını düzenlemeye yardımcı olur.
Su eklemler ve kaslar için bir yağlayıcı görevi görür.
İnsan vücudu suyu depolayamaz. Her gün sürekli olarak nefes alıp vererek, terleyerek,  idrar ve dışkı yolu ile su kaybediyoruz. Su, bir yetişkinin vücut ağırlığının ortalama % 60’ını, kemiklerin % 31’ini, akciğerin % 83’ünü oluşturuyor. Kayıp sıvıların zamanında doldurulması ve vücudumuzun doğru bir şekilde nemlendirilmesini sağlamak, sağlık için ve iyi işleyen bir vücut için gereklidir.
Uzmanlar, normal bir insanın vücudun günlük kaybettiği su ihtiyacını karşılamak için günde 6-8 bardak su içmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Dünyamızın %70′ini kaplayan su, bedenimizin de önemli bir kısmını oluşturur. Ancak yeryüzündeki su kaynaklarının yaklaşık %0.3′ü kullanılabilir ve içilebilir özelliktedir.
Dünya nüfusunun %40′ını barındıran 80 ülke şimdiden su sıkıntısı çekiyor.
Nüfusun hızla artması, buna karşılık su kaynaklarının sabit kalması sebebiyle su ihtiyacı her geçen gün artıyor.
Dünyadaki mevcut suyun % 98′i okyanuslarda ve iç denizlerde bulunuyor, fakat tuzlu olduğu için, içme suyu olarak kullanıma, sulamaya ve endüstriyel kullanıma uygun değil. 
Dünyadaki suların ancak %2.5′i tatlı sudur. Bunun da büyük kısmı buzullarda, toprakta, atmosferde, yeraltı sularında bulunur ve kullanılamaz durumdadır.
Birleşmiş Milletler, 1993 yılında, temiz ve güvenli suya erişememe konusuna dikkat çekmek ve küresel su kriziyle mücadele etmek için harekete geçilmesi gerekliliğini vurgulamak amacıyla, 1993 yılında, 22 Mart gününü “Dünya Su Günü” olarak ilân etti.
Güvenli suya erişim sağlık için vazgeçilmez.
Buna karşın günümüzde 2,2 milyar insan güvenli suya erişemiyor.
Elbette suyun nitelik ya da nicelik olarak yetersizliği hijyen sorunlarını da beraberinde getiriyor, bu da pek çok sağlık sorununa neden oluyor.
Ekonomik gelişme ve nüfus artışı, tarım ve sanayi alanındaki su ihtiyacının artmasına neden olmakta, kişi başına düşen su miktarı azalmakta, diğer taraftan artan kirleticiler su kaynaklarını kirletmektedir. 
Bu nedenle yaşam için vazgeçilmez olan su kaynaklarının kirleticilerden korunması son derece önemlidir. 
Ülkemiz sanılanın aksine su zengini değil, su azlığı çeken ülkeler arasında yer almaktadır.
Çevreyi ve özelde de su kaynaklarını korumaya yönelik politika ve uygulamaların önemi açıktır.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!