GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Bir süre önce, TBMM’ deki oturumda, bir milletvekili, Talât Paşa için tamamen gerçeklerden uzak bir suçlamayla ‘katil’ tanımını kullanınca, konu hakkında düşüncelerimi açıklamak gereği hissettim.

Osmanlı devlet ve siyaset adamı, İttihat ve Terakki Fırkası önderlerinden Talât Paşa ( 1874- 1921)( tam adı Mehmet Talat Paşa), 1909- 1918 arasında Osmanlı Devleti’ nde Dâhiliye Nazırlığı (İçişleri Bakanlığı) ve Sadrazamlık yapmıştı.

1915 yılındaki ünlü Ermeni Tehciri sırasında Dâhiliye Nazırlığı uhdesinde olarak Sadrazam olan Talât Paşa, Birinci Dünya Savaşı’ ndan sonra, bazı İttihatçı yöneticilerle birlikte, 1 Kasım 1918’ de, bir Alman denizaltısıyla ülkeyi terk etmiş, önce Rusya’ ya sonra Almanya’ ya geçmiş, Ali Said(Saî) takma adıyla Berlin yakınlarındaki Charlottenburg’ a yerleşmişti.

Siyasî çalışmalarını burada sürdürmeye çalışırken, 15 Mart 1921 tarihinde, evinin önünde, Soğomon Tehliryan adlı bir Ermeni terörist tarafından yakın mesafeden ensesinden vurularak öldürüldü.

Suikast, gün ışığında gerçekleşti ve olayın azmettiricileri Karekin Pastırmacıyan ve Şahan Natali tarafından suç mahallinden kaçmaması söylenen Tehliryan, Alman polisi tarafından derhal tutuklandı. Şarlottenburg Ağır Ceza Mahkemesi'nde adalet önüne çıkartıldı.

Ne acıdır ki, Taşnak Partisi’ nin İttihat ve Terakki yöneticilerinin öldürülmesi kararı üzerine Talât Paşa’ yı Berlin’ de öldüren Ermeni terörist Soğomon Tehliryan, “ Kendimi suçlu bulmuyorum çünkü vicdanım rahat. Evet, onu ben öldürdüm ama katil değilim. İki aydır takip ediyordum. Talât Paşa’ yı onun emriyle öldürülen ırkımın intikamını almak için katlettim” demesine rağmen, üstünkörü yapılan bir muhakemeden sonra ceza almadan serbest bırakıldı.

Katil, mahkeme salonundan çiçekler ve alkışlar arasında ayrıldı. Avrupa'dan Güney Amerika'ya göç etti, sonra Talát Paşa'yı niçin ve nasıl öldürdüğünü anlattığı bir de kitap yazdı. 1960'da Kaliforniya’ a öldü ve Ararat Mezarlığı’ nda toprağa verildi.

Talat Paşa, önce Berlin’deki Türk mezarlığına gömüldü. 1943’ te kemikleri İstanbul’ a getirilerek Şişli’ de Hürriyet-i Ebediye Tepesi’ nde toprağa verildi.

Şimdi, bizim toplumumuzda pek bilinmeyen bir olayı hatırlamanın zamanıdır. Talat Paşa’ nın katiline ceza veremeyen Alman hükûmetinin ve mahkemelerin karşısına yine bir Alman çıktı.

Osmanlı Devleti’ nde Alman askerî misyonunun bir parçası olarak Osmanlı Genelkurmay 2’nci Başkanlığı yapan Alman Generali Bronzart von Schellendorf ( 1864- 1950), 24 Temmuz 1921 tarihli Deutsche Allgemeine Zeitung gazetesinde, mahkemenin bu kararına şu satırlarla isyan etti.

“…Tehliryan davasında, konuyla ilgili bilgisi olmayan veya sadece kulaktan dolma bilgisi olan kişiler tanık olarak dinlendi. Gerçeği gören görgü tanıkları ise davaya çağrılmadı. Ermeni zulmünün yaşandığı bölgede görev yapan Alman subayların ifadesi niye alınmadı? Mahkemeye isimleri bildirilen bu görgü tanıkları sonunda davaya çağırılmadı. Gerçeğin ortaya çıkmasına katkıda bulunmak için, elimde olmayan nedenlerle yapamadığım tanıklık görevimi, sonradan da olsa, bu yolla yerine getirmek istiyorum. Öldürülen Sadrazam Talat Paşa hakkında ileri sürülen Ermeni zulmü suçlamasını anlayabilmek için, önce geçmişe kısa bir göz atmak gerekir. (...)”

“Ermeni zulümlerinin geçmişi, çok eskilere dayanır. Bu olaylar, Ermeni ve Kürtlerin, Rusya, İran ve Türkiye sınırlarında dar bir alanda yaşamaya başlamalarından bu yana sürekli yaşanmıştır.”

“Eskiden beri süregelen bu ihtilaf, Ermeniler' in Büyük Savaş'ta Türkiye'nin doğusundaki il sınırlarında yaptıkları tehlikeli isyanlarla daha da büyümüştür. Bunun için özel bir neden ortada yoktu, çünkü Ermeniler' in yeni parlamentoda hem sandalyesi hem de oyları vardı ve diğer halklarla eşit sosyal ve siyasî haklara sahiplerdi. İsyanların, başka mihraklar tarafından hazırlandığı, Ermeniler' in yaşadığı bölgelerde ele geçirilen çok sayıda el ilânlarından, kışkırtıcı broşürlerden, silâh, mühimmat patlayıcı madde ve benzeri malzemelerden anlaşılıyordu. Ayaklanmaların ardında kesinlikle, maddî destekte bulunan Rusya vardı. Konstantinopel' de (İstanbul’ da) üst düzey devlet görevlilerine ve subaylara yönelik bir Ermeni komplosu ise son anda ortaya çıkarıldı.”

“Eli silâh tutan tüm Müslümanlar Türk Ordusu'nda silâh altında olduğu için, Ermeniler' in savunmasız halk arasında korkunç bir katliam yapmaları zor değildi. Çünkü Ermeniler, sadece Ruslar tarafından sıkıştırılan Doğu Ordusu'nun kanatlarını askeri açıdan zayıflatmakla kalmayıp, aynı zamanda bu bölgede yaşayan Müslüman halkının kökünü kuruttular. Yapılan zulümleri gören bir kişi olarak, şunu söyleyebilirim; Bu gaddarlık, daha sonra Türkler' in Ermenilere karşı giriştiği iddia edilen zulmünden çok daha acımasızdı. İsyanın Türk İmparatorluğu'nun daha geniş bölgelerine yayılması nedeniyle, olayların önüne geçmek için jandarma devreye sokuldu. Dönemin İçişleri Bakanı Talat jandarmaya, zaruri hale gelen bu talimatı vermek zorunda kaldı. Durum çok acildi, çünkü ordu, iç bölgeyle olan hassas irtibatın kesilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalmış ve binlerce Müslüman, çaresizlik içinde Ermeni zulmünden kaçmaya başlamıştı. Bu kritik durum karşısında Bakanlar Kurulu, verdiği zor bir kararla, Ermeniler devlet için tehlikeli kişiler olarak ilân etti ve öncelikle sınır bölgelerinden uzaklaştırılması talimatını verdi. Onlar, savaşın dışında kalan, nüfus yoğunluğu az olan ve verimli topraklara sahip Kuzey Mezopotamya bölgesine nakledilecekti.”

“Talât, ileri görüşlü bir devlet adamıydı. O, kışkırtılan Ermenilerin, Rusların etkisinden ve Kürtler' le çekişmelerden kurtulup, yeni yerleşim bölgelerinde daha iyi yaşamalarını ümit ediyordu.”

“Ancak, sayıları az olan eğitimsiz memurlar, binlerce Müslüman mülteciyi ve aynı sayıdaki Ermenileri, doğru yola sevk etme gibi alışılmamış görevin üstesinden gelmekte zorlandılar. Bu noktada müdahalede bulunan Talât, elindeki tüm imkânları kullandı. İçişleri Bakanlığı'nın Savaş Bakanlığı'na gönderdiği ve görevimden dolayı haberdar olduğum birçok yazıyla, ordudan yardım istendi. Ancak tüm bu çabalara rağmen, binlerce Müslüman mülteci ve Ermeni yerleşimci, uzun yürüyüşlerin zorluklarına yenik düştü.”

***

Günümüzde Soğomon Tehliryan, Ermeniler tarafından ulusal bir kahraman olarak kabul ediliyor. Ermenistan’ ın pek çok kentinde heykel ve büstleri var. 2017’ de, Fransa’ nın Marsilya kentinde bir meydana adı verildi. Olayı inceleyen filmler var ve Ermeni diasporası bu filmleri dünyaya tanıtıyor.

Türk toplumunun yaşananları iyi bilmesi gerekiyor. Elbette, konuyu incelemeye devam edeceğiz.

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.