İçimiz yanıyor.

Televizyon ekranlarına bakmak istemiyorum.

20 yıl önce bizleri seyredenleri şimdi biz seyrediyoruz.

Yıkılmış Yalova’dan, depremden kaç saat sonra ülkenin haberi olmuştu, hatırlasanıza.

20 yıl geçmiş aradan ne değişmiş? Şimdi orada insanlar aynı kahrolası ortamı yaşıyor, ellerinden bir şey gelmiyor. Nasıl bir acı olduğunu biz biliyoruz, yaşadık.

Bugün yaşadığımız ise daha korkunç, hava şartları çok ama çok kötü. Normal bir giyim halinde dışarıda durmak imkansız iken enkaz altında beton blokların içinde hareketsiz yatmayı tahmin etmek mümkün mü? Her geçen saatte biraz daha yıkılıyoruz. Bölgeye her gidenden aldığımız haberlerle kahroluyoruz.

…………..

10 ilimizi üst üste vuran depremler dünya da ender rastlanan bir olay.

Bilim insanları yaşadıklarımızın olağanüstü sonuçları olacağını depremden haberdar olduklarından  beri anlatıyorlar.

Televizyon kanalları vatandaşın çaresizliğini bire bir canlı yayında bizlere aktarırken, siyasetçilerin samimiyetsizliğini de bizlere gösteriyorlar. Bir tarafta depremin üzerinden günler geçmişken gelen yardımın hakkıyla insanlara ulaşmadığı, giden yardım araçlarını durduran çetelerin, yağmacıların  yerleşim yerlerinde yaptıklarını dişlerimiz kilitlenmiş şekilde izlerken diğer tarafta bilmem ne ittifakının sahada olduğu demecini verenleri de ibretle seyrediyoruz.

Tüm ülke , tüm belediyeler, tüm ülke insanı elindeki tüm imkanları ortaya dökerken halen siyaset peşinde koşanlara yazıklar olsun.

………………

Depremin ilk saatlerinde önemli olan toplanma alanlarının var edilmesinin ne demek olduğunu bir kez daha yaşadık. Hele hele de hava şartlarının kötü olduğu kış mevsiminde bir çadır ya da kapalı bir mekan, bir bardak sıcak çay, bir kase sıcak çorbanın ne demek olduğunu çok net gördük.

Bilim insanlarının Türkiye haritası üzerinde her an deprem olabilecek yerleri ısrarla gösterirken ve biz bunları 20 senedir izlerken Yalova’da ki deprem sonrası toplanma alanları halen kağıt üzerinde dururken, neredeyse her ay bu konu ile ilgili haber yaparken umursanmayan gerçekleri gözümüze sokan televizyon kanallarını sadece ben mi izliyorum?

Yalova’da yönetici koltuklarında oturanlar bunları görmüyor mu?

Şu acılı günlerde vatandaştan gelen yardım malzemelerini derlemek ve paketlemek marifet mi?

(Şu anda canlı yayında Kahramanmaraş’ta yerle bir olmuş bir bina gösteriliyor. Başında sadece enkazda yakınları olanlar var. Ne kurtarma çalışması başlamış ne insani yardım henüz gelmemiş. Deprem saatinin üzerinden bilmem kaç saat geçmiş.)

Aynı durum başımıza geldiğinde ne yaşayacağımız bizlere tekrar tekrar gösteriliyor iken biz halen cadde ve sokakların fantastik ışıklandırılması ile uğraşıyoruz.

Hiçbir yöneticimizin aklına gelmiyor mu bu gerçekler?

Israrla bu konuyu gündeme getiren Mahalle Afet Gönüllülerini neden hiç umursamıyoruz?

AFAD’a kent merkezinde yer aramanın anlamı ne? Bir afet anında AFAD merkezine gelecek tırlar yardım araçları yıkılmış kent merkezinde hangi yollardan geçecek, düşünülmez mi?

……………..

Kimse bana şimdi sırası mı demesin.

Şimdi tam sırası ve tam zamanı.

Sokakları lambalarla süslemek, parkları çiçeklerle bezemek yerine şu gerçeklerle uğraşmanın tam zamanı.

Beklenen Marmara depreminde 16 milyonluk metropol olan İstanbul tüm acil yardımları kendisine çekecektir. Yani depremde insan hayatı için çok önemli olan ilk saatlerde biz bize kalacağız. Bu ortama göre hazırlanmamız gerekmez mi?

Kendi yerel imkanlarımızı arttırmamızın çok önemli olduğunu düşünmek için olağanüstü fikirleri olan insanlar olmak gerekmiyor. Azıcık bakmak ve görmek anlamak için yeterli oluyor.

Peki bu umursamazlığımız neden?

Yerel yöneticilerimiz deprem bölgesine gitmişte yardım etmiş haberlerini yapıyoruz ama Yalova’ da yapılması gerekenler tamamlandı mı hiç düşünmüyoruz.