GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Bugün, devletin yönetim kadrolarında görev yapanların mütevazılığa ve tasarrufa nasıl önem verdiklerine dair iki örneği paylaşacağım.
***
Avrupa Birliği’ nin lokomotif görevi gören en önemli ülkesi Almanya’ nın önceki Başbakanı Angela Merkel, on sekiz yıllık iktidarı boyunca: ülkesini Avrupa’nın en güçlü, en sözü geçer ülkesine haline getirdiği halde, yaptıklarıyla bir kez bile övünmedi. Elde ettiği başarıları çalışma arkadaşlarıyla sürekli paylaştı, halkına da, öyle anlattı. Muhalefetle hiç bir zaman kavga etmedi, muhalefeti hiç bir zaman suçlamadı. Muhalefetten gelen ülkesi için yararlı olabilecek önerileri tereddütsüz uyguladı. Yaptığı atamalarda partisinde ya da özel yakın çevresinde bulunan hiç kimseyi kayırmadı. Kendisi gibi düşünsün, düşünmesin, herkesi dinledi. Hiç bir zaman yalan söylemedi. Adı hiç bir yolsuzluk söylentisine karışmadı. Böylelikle, en büyük siyasal rakibi sosyal demokratlar dâhil, herkesin güvenini kazandı.  
On sekiz yıllık iktidarı boyunca... Ne özel uçaklarla seyahat etti, ne yatları oldu, var, ne saraylarda oturdu, ne öyle sözü edilecek bir varlığa sahip, "orta halli" bir yurttaş... Başbakan olmadan önce hangi evde oturuyorsa, on sekiz yıllık Başbakanlığı döneminde de, aynı evde oturdu. Berlin’de kocasıyla birlikte 120 m2 bir apartman dairesinde yaşıyor. Ne çevresinde seksen, yüz koruma... Kendisi alış verişe gidiyor.
"Makam arabası" sıradan bir araba, markete yanında tek bir korumayla gitti, Başbakanlığa da, toplantılara da... Evinde yemeği kendisi pişirdi, her zamanki gibi… Yaşamında onu halktan ayıran en küçük bir lüks yok. Sadelik... Tevazu... "Eski bir Doğu Alman" olarak, geldiği, yetiştiği yeri, koşulları, o yıllarda zaman zaman karşılaştığı yoklukları, darlıkları hiç bir zaman unutmadı. O nedenle lüksten, şatafattan, ihtişamdan, israftan alabildiğine kaçıyor. Yaşamı ve Başbakanlık dönemi bu özelliklerini yeteri kadar, bütün açıklığı ile gösterdi- gösteriyor.
Bir basın toplantısında kadın bir gazeteci Merkel’e soruyor:
"Bizler dikkat ediyoruz, siz genellikle aynı elbiseleri giyiyorsunuz, sizin başka elbiseniz yok mu?"
Merkel gayet sakin, gülerek:
"Ben bir kamu çalışanıyım... Top model değil!"
Bir başka gazeteci söz alıyor:
"Sizin evinizde evi temizleyen, yemekleri hazırlayan, ev işlerine bakan bir yardımcınız var mı?"
Merkel aynı gülümsemeyle:
"Yok... Zaten öyle bir yardımcıya ihtiyacım da yok. Eşim ve ben, evde kendi işimizi kendimiz görüyoruz".
Böyle bir Başbakanı siz de alkışlamaz mısınız? (  t24.com. tr/ 30 Ocak 2021) 
***
İngilizce ismi beyaz ev anlamına gelmesine ve saray sayılamayacak kadar mütevazı bir yapı olmasına rağmen Türkçe “Beyaz Saray” olarak bilinen bina (İngilizce: The White House) Amerika Birleşik Devletleri’ nin Başkanlık Konutudur. 
ABD Başkanları, Beyaz Saray’ a gelen konuklarını, kendi kişisel maaşlarından ağırladıkları gibi, yediklerin yemeğin ücretini de bizzat kendi maaşlarından ödüyorlar.
ABD’de Beyaz Saray bütçesi Başkanın resmi çalışma hayatının dışında özel hayatıyla ilgili masrafları karşılamaz. Ailesinin özel yaşantısıyla ilgili “açık ya da örtülü bir ödenek” yoktur. 
ABD’nin eski First Lady’si Michelle Obama’nın milyonlarca satan “Becoming” kitabı çok satanlar listesinde yer almaya devam ediyor. 426 sayfalık kitapta ülkenin ilk siyah Başkanı Barack Obama ve ailesi hakkında çok şey yazıyor. Obamaların Beyaz Saray yıllarıyla ilgili ilginç anılar var. Beyaz Saray’ın, Başkan ve ailesinin mülkü olmadığını sade bir dille anlatıyor.
Başkanlar sarayın sadece 3-5 odasını kendi evleri olarak kira, elektrik ve su parası ödemeden kullanabiliyor. Ancak mutfak masraflarını yıllık 400 bin dolar olan maaşlarından karşılamak zorundalar. Yani mutfak (patlıcan, biber, domates, et) ne yemek istiyorlarsa masrafları kendilerine ait. Michelle Obama iyi eğitim görmüş bir hukukçu. Kitabın ilginç bölümlerinden birinde Beyaz Saray’a girdiklerinden bir ay sonra önlerine konan faturayı yazıyor. Mutfak masraflarının da Saray bütçesine dâhil olduğunu sanıyorlarmış. Çarşaf, havlu, yastık, havlu vs. kişisel malzemelerin harcamalarının kendilerine ait olduğunu bilmiyorlarmış. Aşçı ilk günler Başkan Obama’ya Japonya’dan getirilen balıklarla nefis bir suşi yapıyor. Maliyetinden habersiz Obamalar çok beğeniyor. Pahalı suşi menüdeki yerini alıyor. Aşçı “Başkanın hoşuna gitti” diye sık sık suşi yapıyor. Ta ki, aybaşında mutfak masrafları önlerine konuncaya kadar... Mutfak masraflarının sarayın bütçesine ait olduğunu sanan Michelle Obama harcamalara el atıyor, suşiyi menüden çıkarıyor, tasarrufa başlıyor.
ABD’de Beyaz Saray bütçesi Başkanın resmi çalışma hayatının dışında özel hayatıyla ilgili masrafları karşılamaz. Ailesinin özel yaşantısıyla ilgili “açık ya da örtülü bir ödenek” yoktur. Yıllık tatil masraflarını kendi ceplerinden yaparlar. Sadece korumalar (Gizli Servis) ve ulaşım gibi masraflar Beyaz Saray bütçesinden karşılanır. Başkanın yaptığı tüm harcamalar Kongre’de denetlenir, kamuya açıktır. Yani halkın ödediği verginin her cent’inin nereye harcandığı bilinir. Air Force One Başkanlık uçağı, Katar Emiri’nin hediye ettiği söylenen Boing 747 uçağı ile aynı model. Bir saatlik uçuşu 180 bin 811 dolar. Başkan karısı ve çocuklarıyla tatile çıktığı zaman ailesini bedava uçağa alamaz bir ücreti vardır, ayrıca tatil yerinde kaldıkları otel vs. yerin ücretini ödemek zorundadır. Bir hatırlatma daha ekleyelim. Başkan 375 doların üzerinde hediye alamaz. Gelen hediyeler doğrudan arşive gönderilir. Washington’daki 240 odalı Beyaz Saray’daki durum böyle..(Cumhuriyet, 24 Mart 2019)
Bu günlük de bu kadar olsun.
En içten dileklerle sağlık ve esenlik dolu günler dilerim.