GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Geçmiş günler içinde, Fransız politik düşünür Montesquieu (1689 –  1755)’ un, kuvvetlerin ayrımı esasını ortaya atan, 20 yıl üzerinde çalıştığı “ De l'Esprit Des Lois” (Yasaların/Kanunların Ruhu) ) adlı kitabından söz etmiştim.

Montesquieu, devletleri çöküşe götüren ana sebebin despotik yönetimler olduğunu; çöküşün engellenmesi için ise yasama- yargı ve yürütmeyi birbirinden bağımsız ve birbirlerini denetleyecek şekilde konumlandırmak olduğunu belirtir.

Montesquieu’ ya göre;

Yasaların da tabi olduğu yasalar vardır.

Kısaca yasaların da bir ruhu vardır.

Ancak yasa düzeninin egemen olduğu bir toplum güçlü olabilir.

Her yasa toplumsal ihtiyaçların bir ürünüdür. Bu yasalar sosyal, ekonomik ve siyasî olabilir.

Montesquieu, bu faktörlerin tümüne birden yasaların ruhu adını vermiştir. Din, geçmişte yaşanan olaylar, örf ve adetler de yasaların ruhuna etkide bulunur.

Yani yasaların ruhu o yasaların meydana gelmesine yol açan faktörlerin tümüdür.

Her ülkede yasaların ruhuna etki eden sebepler farklıdır. Ülkeler de bu farklılıklara göre biçimlenir.

Montesquieu, döneminin diğer filozofları gibi toplumların nasıl yönetildiği ve nasıl yöneltilmesi gerektiği konusunda üç yönetim biçimini belirlemiştir:

Cumhuriyet: Yönetim yetkisi ve egemenlik halkın tamamına aitse demokratik cumhuriyetten; eğer halkın bir kısmına ait ise aristokratik cumhuriyetten söz edilir. Bu kesimin büyümesi, rejimi demokrasiye yaklaştırır. Cumhuriyetin dayanağı olan ilke erdemdir. Erdem ise yurt sevgisine, eşitliğe ve yasalara olan saygıya dayanır.

Monarşi: Tek bir kişinin yasalarla belirlenmiş yönetimidir. Kralın yanında yasaları koyan bir parlamento bulunur. Monarşinin temel ilkesi ise onurdur. Çünkü tarihte kralların yanında çalışmadan zengin olmak isteyen, onurlu şerefli insanları küçümseyen ve engelleyen zayıf karakterli kişiler bulunur. Kralın yasalara uymamasıyla düzen bozulur.

İstibdat (Despotizm): Tek bir kişinin keyfî yönetimidir. Burada yasalar bulunmaz. Halkın değeri yoktur. Keza halk köle ruhlu insanlardır. Despotizmin temel ilkesi korku amacı ise huzurdur.

Kuvvetlerin tek bir elde toplanması despotizmi ortaya çıkarabilir.

Özgürlük herkesin iddia ettiği gibi istediğimiz şeyler yapmak ya da istemediğimiz şeyleri yapmaya zorlanmamak değildir.

Örneğin, devletin vergi istemesi halinde vatandaşlar vermek istemeyebilirler. Böyle bir durumda devlet vergiyi güç kullanarak zorla alır. Hiç kimse vergi vermek istemiyorum özgürlüğüme müdahale edemezsiniz diyemez. Özgürlük bu değildir. Böyle bir özgürlük tanımında devlet varlığını sürdüremez.

Montesquieu' ya göre özgürlük, yasaların izin verdiği her şeyi yapmaktır. İnsan, yasaların izin verdiği kadar özgürdür. Yasaların dışına çıkmak ise bir özgürlük değil yasa ihlalidir.

Yasama- Yargı ve Yürütme’ nin birbirinden bağımsız ve birbirini denetleyecek şekilde konumlandırmak ise özgürlüğü getirir.

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun!

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!