GÜNAYDIN Değerli Okurlar, Sevgili Yalovalılar,

Millî Mücadele’ nin önderi ve Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ ün çağdaş dünyaya iz bırakmış, tarihe damgasını vurmuş ölümsüz şahsiyetlerden biri olduğunu biliyoruz.

Yine çok iyi biliyoruz ki, Atatürk’ ün hayatında önemli yerlerden birini Yalova işgal eder. Atatürk, ilk kez geldiği 19 Ağustos 1929’ dan son kez ayrıldığı 1 Şubat 1938 tarihine kadar her yıl düzenli olarak Yalova’ ya gelmiş ve önemli çalışmalarını Yalova’ da yapmıştır. Atatürk, Yalova dışında hiçbir yere bu kadar sık gitmemiş, hiçbir yerde iki çiftliği ve üç evi birden olmamıştır. Atatürk’ ün yaşantısında ve geleceğe dönük tasavvurlarında Yalova’ nın varlığı tartışmasızdır.

Örneğin, ATATÜRK’ ün, rahatsızlanan bir tanıdığına, “ Zat-ı âliniz için Yalova faydalı olur. Eski bir Fransızca raporda okudum. Bu rapor, Yalova’dan bahsediyordu ve ‘ Yalova, beşeriyet için çok büyük bir nimettir ’ diyordu” diyerek Yalova’ nın şifalı havasından söz etmesi;

1937 yılında, trenle Diyarbakır’a giderken, demir yolunun yanından geçtiği göle “ Hazar Gölü “ adını vererek, “ Burayı Doğu’nun Yalova’sı yapmalıyız “ diye, Yalova’ya duyduğu özlemi belirtmesi, ondaki Yalova sevgisinin ve Yalova’nın geleceğine dönük tasavvurlarının büyüklüğünü gösteren önemli bir göstergedir.

Atatürk’ün gösterdiği bu özel ilgiden dolayı, onun sağlığında ( kimsenin yaşamak istemediği bir sivrisinek yuvası olan) Yalova, küçük bir Ankara’ya dönüşmüştü.

Kent merkezi bir sivrisinek yatağıydı. Sıtma kol geziyordu. Sazlık ve bataklıktı. Neredeyse yüksek bölgelerdeki köylerin bile nüfusu Yalova merkezinden fazlaydı. Bu olumsuz durum, Atatürk’ün 1929 yılında Yalova’ya gelişine kadar devam etti. Atatürk, buradaki durumu görünce, hemen bir Sıtma Mücadele Ekibi’ ni Yalova’ya getirtti. Sivrisinek yatakları ve bataklıklar kurutulunca, ilâç tedavisi de devam ettiği için, sıtma hastalığı giderek kontrol altına alınmaya başladı.

Atatürk, 1929 yılında Yalova’ya geldiğinde, Yalova’da elektrik, telefon, telgraf, itfaiye ve polis teşkilâtı, hastane gibi sosyal tesisler, kurum ve kuruluşlar ya yoktu, ya da son derece yetersizdi. Kent içi yollar olması gereken gibi değil; merkezi çevre il, ilçe ve köylere bağlayan yollar yok denecek gibiydi. İstanbul’dan Yalova’ya işleyen vapur seferleri düzensizdi.

Yalova’nın içinde bulunduğu durumu çok iyi değerlendiren Atatürk’ün verdiği direktifler ışığında, Yalova tüm idarî eksiklikleri tamamlanarak modern bir kent haline getirildi. Yalova İmar Plânı hazırlandı. (Yapılan tüm faaliyetler “Atatürk’ ün Kenti Yalova “ adlı kitabımda mevcuttur.)

Örnek çiftlikler kuruldu; çevreye önem verildi; Yalova çağdaş bir Su Şehri haline geldi.

Termal dünyaca ünlü bir sağlık merkezine dönüştürüldü. Dünyanın değişik ülkelerinden,(Amerika orijinli Boylu Mazı, Sekoya, Japon Akçaağaç, Pavlonya, Porsuk Ağacı, Arizona Servisi, Mavi Atlas Sediri, Kırkkese Ağacı gibi) nadide tür bitki ve ağaçlar getirilerek Türkiye’nin ilk Canlı Ağaç Müzesi yapıldı.

Atatürk, millî benliği yaşatmak ve millî şuuru meydana getirmek için, Türk tarihini İslâmiyet’ten çok önceye götürme çalışmalarını Yalova’da yaptı. Bu çalışmalar sonunda, “Türk Tarihinin Ana Hatları” isimli kitap hazırlandı. Bu kitabın yayınlanmasından sonra da, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti ve Türk Dili Tetkik Cemiyeti de, Yalova’da yapılan çalışmalardan sonra kuruldu.

Atatürk, Kur’an- ı Kerim’in Türkçeleştirilmesi çalışmalarını Yalova’da başlattı.

Teknik Okulların kapatılmayarak çoğaltılması ve yerli malı kullanımının özendirilmesi kararlarını Yalova’da aldı.

Türkiye’ de çok partili demokratik yapıya geçme çalışmaları da Atatürk’ ün Serbest Cumhuriyet Fırkası’ nı Yalova’ da kurmasıyla başladı.

Bütün bunları yazmamın nedenine gelince…

Yapılan açıklamalara göre, yıkılan Valilik binasının bulunduğu yere, bir park içinde butik bir valilik binası yapılacak, binanın önüne de Osman Beg heykeli konacakmış.

Yukarıda özetle yazdıklarımdan yola çıkarak, Atatürk’ ün Kenti Yalova’ da, valilik binası önüne, Osman Beg Heykeli değil, özgün yapısı ve anlamlı çeşitli rölyeflerle eşsiz bir “Atatürk ve Yalova Anıtı” yapılmalıdır. Bu anıt, belki de ödüllü bir yarışmayla gerçek bir sanat eserine dönüşebilir. Gelecek nesillere de anlamlı bir armağan olur.

Bence Yalova’ ya yakışan da bu olacaktır. Atatürk’ ün Kenti olmakla övünen Yalovalı, Atatürk’e vefasını göstermelidir. Ben sade bir vatandaş olarak düşüncelerimi paylaşmak istedim. Kimsenin rağbet gözüne takılmasa da fakire düşen görev bir vatandaş sorumluluğudur.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü, Yalova’ya ilk kez 19 Ağustos 1929 tarihinde gelişinin yıldönümünde, her zaman olduğu gibi saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

***

ATATÜRK, Yalova için çok şey yapmış ve yaptırmıştır.

Bu gün, geriye dönüp baktığımızda, Yalovalının, ATATÜRK’ ün kendisine emanet ettiklerine sahip çıkmadığını görüyoruz.

Yalovalı, ATATÜRK’ ün çevreye verdiği önemi bilmesine rağmen, Yalova’ da doğa ve çevrenin; ATATÜRK’ ün kendi parasıyla alıp, sonra da milletine armağan ettiği Millet ve Baltacı çiftliklerinin durumu ortada… Pek çok Yalovalı, ne yazık ki, ATATÜRK’ ün bu çiftlikleri neden kurduğunu bile bilmiyor.

Eğer Yalovalı, “Yalova ATATÜRK’ ün Kentidir” diyorsa, ATATÜRK’ ün emanetlerine sahip çıkmak zorundadır. ATATÜRK’ ün emanetlerine sahip çıkmayan Yalovalı’ nın, “Yalova ATATÜRK’ ün kentidir” demeye hakkı yoktur.

***

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…”