İskender-i Rumî, cihangirlik çağlarında bir kaleyi savaşmadan hile ile ele geçirmişti.
Verdiği ilk emir, “kaleyi yıkın” oldu.
Etrafındakiler, kalede bilgin biri olduğunu, çok şey bildiğini, kaleyi yıkmadan önce, onuna bir görüşme yapmasının uygun olacağını, söylediler.
İskender de bunun üzerine, bu bilge kişinin getirilmesini istedi.
Kısa süre sonra, son derece çirkin bir insanı kendisine getirdiler.
Onu görür görmez, İskender’in ağzından:
- Bu ne korkunç, bu ne acayip bir şey, sözü çıkıverdi.
İskender’in bu konuşmasını duyan bilgin, çok üzüldü ama yine de gülümseyerek konuşmaya başladı:
- Sen benim çirkin suratımı ve suretimi ayıplıyorsun. Demek ki boş bir adamsın. İnsanın teni kınıdır, canı ise kılıçtır. İşi gören kılıçtır, onun kını değil.
İskender bu sözler üzerine şaşırdı.
Bilgin ise sözlerine devam etti.
- Bilmiş ol ki, herkese fena muamelede bulunan kimse daima yüzlerce ıstırabının acıları içinde kıvranır durur. Böyle insanların hapishaneye konmasına da gerek yoktur. Çünkü onların vücutlarının derisi, onların hapishanesidir, onlara yeter.
İskender sözünü kesmeyince bilgin konuşmasına devam etti:
- Kötü muamelenin altında kıskançlık yatar. Kıskanç kimse daima mustariptir. Kendisine verileni hiçbir zaman beğenmez, gözü hep başkalarındadır. Kendi hakkı olmayan şeylere gönül bağlar, göz diker. Başkalarının el ve avuçlarından bir şey gördü mü, sebepsiz yere, neden onlara verdin de bana vermedin, diye feryat eder.
Cömert akıllılar, kendi mallarını dostlarının malı telakki ederler. Alçak akılsızlar ise neleri varsa sonunda düşmanlarına bırakırlar. Kerem sahibi cömert adam, eline ne geçerse hepsini dostlarının ayaklarına saçar, dağıtır, döker. Sütü bozuk habisler ise ne biriktirmişlerse, öldükten sonra düşmanlarına bırakırlar.
Akıllı insanlarla alay edip eğlenmek; büyüklüğün şanı olan yüzsuyunu yere dökmek, kendi haysiyetini çiğnemek, kendi şerefiyle oynamak, onu zillet tozuna bulamak demektir.
Olgun ve bilgin kişilerle alay edip eğlenmekten vazgeç. Aksi takdirde büyüklüğünü, şan ve şerefini kaybedersin.
Herkese yumruk sallama mesleğini güdenler, bir gün gelir elleri ve emirleri altında bulunanların tekmeleriyle can verirler. Herkese insafsızca kılıç çekenler, en sonunda insafsızların kılıçlarıyla ölürler.
İskender-i Rumî, bu çarpıcı sözlerden sonra uzun uzun düşündü ve bu bilge adamı hemen affetti.
*
Benim bu satırları okuyanlardan isteğim ise, bu bilge adamın sözlerini bir kere daha okumanız. Ama anlayarak.
***
NEDEN BU DURUMDAYIZIN KISA ÖZETİDİR:
JAPON ATASÖZÜ:
Senin değilse alma.
Doğru değilse yapma.
Gerçek değilse söyleme.
Bilmiyorsan sus.
BİZİM ATASÖZLERİMİZDEN:
Bal tutan parmağını yalar.
Devletin malı denizi yemeyen keriz…
Komşuda pişer bize de düşer.
Üzümünü ye bağını sorma…