(DEVAM)

15 Eylül 1922 günü, Gazi Mustafa Kemal Paşa, Fransız Amirali Dumesnil ile yaptığı görüşmede yangını şöyle anlatır:

“Yangın çıkarmak üzere bir teşkilâtın kurulmuş olduğunu biliyorduk. Hatta Ermeni kadınların üstünde ateş tutuşturmak için malzeme ele geçirdik. Birçok kundakçıyı tutukladık. Gelişimizden önce kiliselerde yangın çıkarmayı mukaddes bir vazife gibi gösteren nutuklar verilmiştir. Ordumuz İzmir’ i her türlü kazadan muhafaza etmek için şehre girmeden evvel tedbirler almıştır. Ancak Yunanlılar ve Ermeniler daha evvel vücuda getirdikleri teşkilâtla İzmir’ i tamamen yakmayı tasarlamışlardı. Kiliselerde Hrisostomos’ un vermiş olduğu nutuklar İzmir’ i yakmak dini bir vazife olarak tebliğ edilmiş bulunuyordu. Yangın bu teşkilât tarafından vücuda getirilmiştir. Bunu teyid eden birçok belge ve şahit vardır. Askerlerimiz yangını söndürmek için bütün mevcudiyetiyle çalışmışlardır. Yangını askerlerimize atf ve isnat edenler bizzat gelip İzmir’ de vaziyeti görebilirler.”

16 Eylül 1922’de, İzmir yangını ile ilgili yapılan soruşturma sonucunda, 22 Ermeni tutuklandı ve bu kişiler yangını çıkardıklarını itiraf ettiler. (Cumhuriyet, 13 Nisan 2010)

İstanbul’da yayınlanan Djagatamart (Cephe Savaşı) adlı Ermenice gazetenin 19 Eylül 1922 tarihli nüshasında, 16 Eylül’de İzmir’den ayrılan bir gencin hikâyesi ise yangının çıkış öyküsünü farklı anlatır:

“9 Eylül cumartesi öğleden sonra Türk süvarileri İzmir’in Kordon Boyu’ndan dörtnala, kılıçları çekilmiş vaziyette şehre girdiler. Yunan askerleri de elbiselerini çıkarıp silahlarını atıp kaçışıyorlardı. … Salı günü öğleden evvel güneyden denize doğru sert bir rüzgâr esmeye başladı. Basmane İstasyonu’nun önündeki bir Ermeni evinden yangın dumanları yükseldi. Yangın genişleyerek Ermeni mahallesine ve kilisesine doğru yayılmaya başladı. “(Ayşe Hür, Taraf, 14 Eylül 2008)

21 Eylül 1922 tarihli yangın haberi, İzmir’de Fransızca yayımlanan “Le Levant” gazetesinde şöyle yer alır:

“İzmir yangınının Ermeniler tarafından provoke edildiğini daha önce bildirmiştik, şimdi resmi açıklamalar, bu haberimizi doğruluyor. Ermeni Kilisesi’ne yaklaşık 100 metre uzaklıkta bir Ermeni evinde ilk yangın görüldü. Bu ilk girişim, itfaiyecilerin çabalarıyla engellendi. Birkaç saat sonra kilise çevresinde patlayıcı maddeler ateş almıştı. Yangın, eş zamanlı olarak Basmane’deki ve Soğukçeşme’deki Ermeni evlerinde başladı ve art arda Ayavukla’da, Ayaparaskeri’de ve Kireçağırı Mahallesi’ndeki Ermeni evlerinde çıktı. Yangından önce bütün Ermeni evleri kapalıydı ve herhangi bir hayat belirtisi yoktu. Yangınla birlikte Ermeniler silâhlı olarak evlerinden çıktılar. Hatta Ayavukla mahallesinde bir Ermeni’nin kendi evini ateşe vererek çıktığı görüldü. Birçok evde yangını körükleyen paçavra parçalarına rastlandı. Bu mahallelerde yaşayan Ermeniler, aynı zamanda yangını söndürmek isteyen itfaiye erlerine ateş etmeye başladı. Ermeni mahallelerinde ve çarşıda bomba atan Ermeniler görüldü ve tutuklandılar. Darağaç’ta Yordani Aleksiyati adlı bir Rum, evini yakarken yakalandı. Kendisine bunu yapması için bir Rum görevli tarafından para verildiğini itiraf etti. Anadolu’daki Ermeni alaylarını örgütleyen meşhur Trukom, Yunanlılara İzmir’i terk etmeden önce şöyle seslenmişti; ‘Siz İzmir’i Türklere bırakarak kaçın. Biz ancak öldükten sonra İzmir’i onlara teslim edeceğiz.’ Gerçekten de İzmir’i yakmak için burada bir Ermeni komitesi kurulduğu anlaşılıyor.”

25 Eylül 1922 günü, İngiliz The Times gazetesinde, İzmir Özel Amerikan Koleji Müdürü olan Alexander MacLachlan ile ilgili bir haber/ yorum yayımlanır:

"Yunanların Mayıs 1919'da Türkleri katlettiği gibi, Türkler Yunanlıları katletmediler. Yaptıkları en kötü şey, Yunanlıların zamanında Türk askerlerini "Zito Venizelos" diye bağırmaya zorlamış olmalarına mukabelen, esir aldıkları Yunan askerlerini "Yaşasın Mustafa Kemal" diye bağırtmak oldu. …MacLachlan'ın yangının kökenleri hakkında yaptığı araştırma, Türk üniformaları giymiş Ermeni teröristlerin şehri ateşe verdiği sonucunu ortaya koydu. Teröristler batı ülkelerinin bir müdahalesini sağlamayı denemişlerdi."

Amerikalı yazar Prof. Dr. Stanford Shaw, “History of Ottoman Empire and Modern Turkey” (Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye Tarihi) adlı eserinde, İzmir yangınını Türklerin çıkardığını reddeder.

Çınar Atay, “Tarih İçinde İzmir” adlı kitabında, Ermeni Rahip Tourian’a dayanarak, yangının çıkış yerinin St. Constantin Rum Mahallesi, plânlayıcısının da Rum Patriği Hrisostomos olduğunu yazar.

E. Alexander Powell adlı bir yazar 1923’te yayınladığı The Struggle for power in Muslem Asia (The century Co. New York/London) kitabında şehri Ermeni ve Rumların yaktığına dair yeminli ifadelerden söz edip Batı basınında işin Türklere yıkılmasının büyük haksızlık olduğunu söyler.

1923’te yayınlanan Current History (Cilt V, s. 319) adlı kitapta yer alan “Smyrna During the Greek Occupation" adlı makalenin Müslüman yazarı Albay Raşit Galip ise yangının Ermeni mahallesinde başladığını ancak yangını Yunanlıların çıkardığını söyler. Albaya göre kundakçılar patlayıcı maddelerini Aya Triada ve Aya Fotini kiliselerinde ve bazı özel evlerde saklamışlar.

Mehmet Coral, “13 Eylül 1922 İzmir” adını verdiği kitabında, İtfaiye Şefi Greskoviç’in raporundan yola çıkar. Buna göre, Ermeni mahallesinde aynı anda birçok yerde başlayan yangınlara anında müdahale edilmiş, fakat Ermeni evlerinden açılan ateşle itfaiyeciler taciz edilmiş, hortumları kesilmiş, tüm müdahale çabaları engellenmiştir. Coral, bu tespitine rağmen, değerlendirmesine şöyle devam etmektedir:

“ Belki de Türkler, yalnızca Ermeni mahallesindeki direniş noktalarını ortadan kaldırmak istediler, ama rüzgârın aniden yön değiştirmesiyle iş kontrolden çıktı.”

Konuyu özetleyerek toparlamaya çalıştım.

Son söz olarak şunu söyleyebilirim:

Türkiye’nin, uluslararası ilişkilerde güçsüzleştiği durumda, Ermeni Tehciri’ nde olduğu gibi, İzmir Yangını konusunda da suçlanacağını, bu suçlamaların zamanla dayatmalara dönüşebileceğini unutmayalım ve buna karşı önlemler alalım, yeter!

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

Ne Mutlu Türk’ üm Diyene!