GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Mitra kültü ile Noel olayını incelemeye devam ediyorum.

Başlarına güneşi simgeleyen taç takan Roma İmparatorları, güneş tanrısının yeryüzündeki temsilcisi ve bedenleşmiş hali olarak kabul ediliyorlardı. Bu dönem aynı zamanda Hristiyanlığın da başladığı ve taraftar bulduğu dönemdi.

İmparatorluğu dört bölgeye ayıran Dicloteianus’un 305’te ölümünden sonra, yönetimi ele geçirmek için çatışmalar başladı. Dinsel çekişmelerin de yön verdiği bir dizi karmaşık iç savaşın ardından, Constantinus I, (hd. 306- 337), tek başına Roma İmparatoru oldu; 330’da da bugünkü İstanbul’un bulunduğu bölgeyi ele geçirerek imparatorluğun merkezi yaptı.

Costantinus I’in tahtı ele geçirdiği dönemde, Hristiyan dini yavaş yavaş imparatorluk topraklarında yer bulmaya başlamıştı.

Esasen, Hristiyanlıktan önce Musevi dini ortaya çıkmıştı ama bu din imparatorluk topraklarında (Anadolu dâhil) rağbet görmemişti. Yahudi kanunları, kısıtlamaları ve ritüelleri karmaşık ve zordu. Buna ek olarak Musevilik bir halkın dini olarak görülüyordu. Yani Musevi olmak sadece bir dini inanca sahip olmak değil, farklı bir ulus kimliği benimsemekti. Bu yüzden yeterli rağbet görmedi.

 Hristiyan olmayan ancak Hristiyanlığa sıcak bakarak destekleyen I. Constantinus , 313’te yayınladığı “Milano Fermanı” ile Hristiyanlığı serbest bırakıp yayılmasını teşvik etti.  Mitraizm ve Sol Invictus (Güneş Kültü) inancı hızla gerilerken, Hristiyanlık/ Yeni Din, Roma İmparatorluğu’nun kurumsal çerçevesi içinde gelişecek yeni bir uygarlığın ideolojik ve kültürel temeline dönüştü.

İmparator Teodosius I (379- 395), Hristiyanlığı imparatorluğun resmî dini olarak kabul ettirdi. Teodosius, ayrıca, Roma’daki Vesta Tapınağı’nda Roma’nın kuruluşundan beri rahibelerce yakılan kutsal ateşi söndürttü. Böylece, GÜNEŞ Kültü sona erdi. Ancak, bu kült, Hristiyanlık içinde varlığını sürdürmeye devam etti.

Paganlığın izlerini taşıyan Lâtin anlayışı, Hz. İsa’yı Tanrı’ya eşitlemekle bir sakınca görmüyordu.

İnanışa göre Hz. İsa, gökten gelen bir ışıktır.

Eski Ahit, Malaki, Bap 4/2’de : …salâh güneşi kanatlarında şifa olarak doğacak” denilerek, Hz. İsa’nın “ Salâh Güneşi ” olarak geleceği işaret edilmiştir.

Yeni Ahit, Yuhannanın Birinci Mektubu, Bap2/ 8’de : “…karanlık geçmekte ve hakiki nur zaten parlamaktadır” denilerek, burada da Hazreti İsa, “HAKİKİ NUR” olarak belirtilmiştir.

Buradan da anlaşıldığına göre, önceleri değişik dinlerdeki “GÜNEŞ” e olan tapınma, MİTRA (Güneş Tanrısı) ve SOL INVİCTUS ( Fethedilemeyen/ Mağlup Edilemeyen Güneş) ile devam etmiş, sonunda “GÜNEŞ”, ya da “NUR” simgesi, Hazreti İsa ile özdeşleşmiştir.

Doğum tarihine gelince…

Hazreti İsa’nın doğum tarihi kesin olarak belli değildir. Bunun için önceleri doğum günü kutlanmıyordu.

Büyük bir olasılıkla, M.S. 200’ lerden itibaren, Doğu Kiliseleri’ nde 6 Ocak’ ta kutlanan Epifanya  (Helence: epiphaneia) “görünüş- ortaya çıkma” Yortusu’ nda, Hz. İsa’ nın doğumu da anıldı.

Epifanya Yortusu: Hz. İsa’ nın, Müneccim Krallar’ ın kişiliğinde Yahudi olmayanlara ilk görünüşü ile Şeria Irmağı’ ndaki vaftizi sırasında ve Galile’ de Kana kentinde yapılan düğünde gösterdiği ilk mucizesinde açığa çıkan tanrısal niteliğin anılmasıdır.

Bir iddiaya göre, İmparator Consantinus I (306- 337 )’in, “Mağlup edilemeyen Güneş Kültü” ile “Mitra Kültü” nü Hristiyanlıkla birleştirerek sentez oluşturması ve Hristiyanlığa meşruiyet kazandırmasıyla birlikte, 25 Aralık’ ta,  NOEL (Hz. İsa’nın doğumu) kutlanmaya başladı.

Ne var ki, 25 Aralık olarak belirlenen doğum tarihi (NOEL), Hristiyanlık öncesi inançlardan alındı.

Örneğin: Frigya tanrısı Attis’ in, bakire bir anneden 25 Aralık’ ta doğduğuna inanılıyordu.

Devam edeceğiz.

Günüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!