GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
“17 Eylül hangi önemli günün yıldönümüdür” diye sorulsa, şüphesiz bu gün, çok kimsede herhangi bir olayı çağrıştırmayacaktır. Oysa 17 Eylül, Malazgirt Zaferi kadar önemli bir başka zaferin yıldönümüdür. 17 Eylül 1176, tarih sayfalarında Myrokefalon Zaferi diye geçer.
Selçukluların 1040 yılında Gaznelileri Dandanakan’ da mağlup edip Türk Hakanlığı tahtına oturmalarından sonra, Kutalmış ve İbrahim Yınal Beyler, 1048’de Anadolu’ ya ilk büyük Selçuklu seferini yapmışlardı.
Bir takım değişik çapta çarpışmalardan sonra Selçuklu ordusu, 18 Eylül 1048’ de, Pasinler’ de Roma ordusunu büyük bir bozguna uğrattı.
(Bu arada bir kere daha hatırlayalım: Tarihte hiçbir zaman Bizans Devleti diye bir devlet olmamıştır. Bizans denilen imparatorluk, gerçekte Roma İmparatorluğu’ dur. Bizans ismini, o imparatorluğun insanları hiçbir zaman kullanmadılar. Onlar kendilerine ROMAİO diyorlardı. Bizans adı, XVI’ ncı yüzyılda uydurulmuştur. Rum, Helen-Grek ya da günümüzdeki tanımla Yunanlı değildir. O dönemler Anadolu'ya 'Rumeli" deniyordu. Rumeli, Romalıların yaşadığı topraklar demektir. İslâm ülkelerinde kullanılan Rûm sözcüğü de Romalı demektir.)
Şimdi, tekrar tarih sahnesine dönelim.
1045’teki Gence Zaferi ve 1048’ deki Pasinler Zaferi’ nden sonra, Selçukluların Romalılar (Bizanslılar)’ a karşı duydukları çekingenlik tamamen kayboldu. Böylece Anadolu’ya yapılan Selçukluların akınları sıklaştı. 1059’da Sivas, 1064’te Kars ve çevresi ‘Anı’ (Ani değil) dâhil Selçuklular’ ın eline geçti.
Gümüştekin 1066 yılında Adıyaman önünde, Afşın Bey 1067 yılında Malatya önlerinde birer Roma (Bizans) ordusunu mağlubiyete uğrattılar. Afşın Bey, Kayseri ve Antakya’ yı ele geçirdikten sonra, 1069/ 70’ te Anadolu’ yu bir baştan bir başa dolaşarak fetihlerde bulundu.
1071 yılında Malazgirt Meydan Muharebesi yapıldı. Sultan Alp Arslan (*)’ın burada kazandığı zaferden sonra, Anadolu içlerine yapılan Türk göçleri kısa bir süre için kesintiye uğradı. Zira Roma İmparatoru ile Sultan Alp Arslan arasında bir antlaşma yapılmış, buna göre, Doğu ve Güneydoğu ‘da belli bir hat sınır kabul edilmişti.
Sultan Alp Arslan’ ın amacı Anadolu’ yu fethetmek, Türkmenlere Anadolu’ nun kapılarını açmak ya da sonuç itibariyle Roma İmparatorluğu’ nu yıkmak değildi; sınırların yeniden tanımlanması, imparatordan düzenli haraç ve ittifak sözü kendisi için yeterliydi. Bu nedenle, zaferden sonra hemen Hemedan ve İsfahan’a döndü.
Ancak, İstanbul’ da tahtı ele geçiren yeni Roma (Bizans) İmparatoru, büyük bir stratejik hata yaparak bu antlaşmayı tanımadı; Sultan Alp Arslan’ a yenilen devrik İmparator Romen Diyojen’i de yakalatarak gözlerine mil çektirdi.
İşte bundan sonra, yani antlaşma bozulunca, zaferin meyvesini alamayan Türkler için taarruz etmek meşru hale geldi. Sultan Alp Arslan, Malazgirt Muharebesi'nden BİR SENE SONRA, bölgeye akın akın gelen Türkmenlere Anadolu’ ya geçme ve yerleşme olanağı tanıdı.
Malazgirt’ te Sultan Alparslan, Roma (Bizans) İmparatorluğu’ nun askeri gücünü tamamen yok edememişti. Bundan sonra da Romalılar’ la sık sık muharebeler yapıldı.
Türkler, 1072’ de Kayseri’ de, 1073’ te Çankırı- Amasra arasında, 1074’ te Antakya’ da kendilerinden kat kat üstün Roma kuvvetlerini ağır yenilgiye uğrattılar.
Kutalmışoğlu Süleyman, 1075'te İznik' i alarak burayı Anadolu Selçukluları' nın başkenti yaptı.
Türklerin Marmara Denizi kıyılarına kadar sokulmaları üzerine, Balkanlar yolu ile Anadolu’ ya Haçlılar gelmeye başladılar. Yapılan çeşitli çarpışmalardan sonra, Anadolu Selçukluları İznik’i bırakarak Konya’ya çekilmek zorunda kaldılar.
İki Haçlı seferinin Anadolu Selçuklu Devleti üzerinde yaptığı sarsıntıdan yararlanmak isteyen Roma (Bizans) İmparatoru Manuel Komnenos, Batı Anadolu’ yu ele geçirmek üzere harekete başladı. Fakat Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan, Roma Ordusu’ nu Isparta' nın kuzeyindeki Eğirdir Gölü civarında (muharebenin yapıldığı kesin yer tartışmalıdır) bulunan bir geçitte bozguna uğratarak “Myrokefalon” adı verilen zaferi kazandı.
İmparator Manuel Komnenos, Sultan II. Kılıç Arslan’ın bütün şartlarını kabul ederek serbest kaldı ve başkentine döndü.
İmparator Manuel I, Komnenoslar hanedanının en büyük hükümdarlarından biriydi. İmparatorluk devri tamamen askeri seferlerle ve savaşlarla geçmişti. Myrokefalon yenilgisine kadar, o günkü dünyanın en güçlü hükümdarıydı.
17 Eylül 1176’ da yapılan savaştan sonra Roma (Bizans), Küçük Asya’ daki topraklarını geri alabilme ümidini tamamen kaybetti. Anadolu’ nun artık Türkler’ in yurdu olduğu gerçeği apaçık ortaya çıktı ve Roma (Bizans)’ın Türkler’ e karşı tekrar güçlü bir ordu meydana getirme imkânı kalmadı.
Türkler karşısında yenilen Romalılar, bundan sonra (birkaç küçük çaplı muharebenin dışında) geri çekilme sürecini uzatmayı amaçlayan bir savunma politikasına yöneldiler.
Türk tarihinin bu ilginç sayfaları ne yazık ki yeterince aydınlatılamamış ve konu kamuoyunda yankı bulmamıştır.
Batı kaynakları koyu bir Hıristiyan taassubu ile yazılıdır. Burada, Roma (Bizans ) ordusunun kuruluşu, harekâtı ve amaçları konusunda geniş bilgi olmasına rağmen, Selçuklular hakkında bilgi azdır.
* Sultan Alp Arslan: Asıl adı Adudû’d- Devle Ebu Şûca Muhammed Bin Davud Çağrı Bey’ dir. Horasan Valisi Çağrı Bey’in oğlu ve ilk Büyük Selçuklu Hükümdarı Tuğrul Bey’in yeğeniydi. Büyük Selçuklu Devleti’nin ikinci hükümdarıdır.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
Ne Mutlu Türk’ üm Diyene!