GÜNAYDIN/ TÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Gurbette bulunanların memleketine gidip akrabasına kavuşması

Sıla-i Rahim: Akraba, komşu ve çevremizle ilgilenmeyi esas alan bir konudur.

Sıla, yetişme, görüşme, buluşma, bağlanma anlamlarını kapsar. Amaç, insanların birbirleri ile ilişkilerini korumaları, manevî bağlarını koparmamalarıdır.

Anadolu halk edebiyatında en kuvvetli duygulardan biri de gurbet duygusudur. Pek çok halk türküsü ve şiiri uzaklarda bulunan akrabaya, anaya, kardeşe, sevgiliye acı acı seslenir.

Gurbet duygusu sevgi ile ayrılık ve birleşme özlemini bir araya getirir.

Başlangıçta, insanları birbirine bağlayan o kutsal his, sevgi vardır.

Sevgiyi tanımayanlar ayrılığın acısını da bilmezler, özlemezler ve gurbet hissi duymazlar.

İyi bir şey midir bu?

Hiç sanmıyorum. Sevmeyen bir kalp, Yunus’un tabiriyle “ Kuru bir taş” a benzer. Onun üstünde ne bir çiçek, ne de gözyaşı yeşerir.

Ayrılıklar, gerçek sevgileri artırır. Ayrılan o görünmez altın tellerle sılasındaki her şeye, insana ve eşyaya bağlıdır. Sıladakiler de ona...

Acı da olsa, güzel bir duygudur gurbet ve hasret duygusu...

Sevmek güzel, bağlanmak güzel, kavuşmak daha güzeldir.

Yalnızlar, çevrelerine ve köklerine bağı olmayanlar, zavallılardır.

Şöyle düşünelim: Uzaklardaki köylerde hemen her ev, uzaklardan birini bekler.

Hemen her köy evinde, hasretle yol gözleyenler, içleri titreyerek bir haber bekleyenler vardır.

Çoğu köy yolu tozdan ve çamurdandır ama sevgi ve ıstırapla doludur.

Dağları aşan yol, Anadolu insanının en çok sevdiği ve hasretini duyduğu şeydir.

Yunus’un şiirlerinde en çok ve anlamlı şekilde kullandığı kelimelerden biri, yoldur. Onun, “ dağ ne kadar yüce olsa, yol onun üstünden aşar” sözleri çarpıcıdır. Hem gerçek, hem de mecazî olarak derin anlamlar taşır.

Yol basit bir araç gibi görünür. Ama yollardan insanlar, yani duygular, acılar, hüzünler, sevinçler ve hasretler akar.

Evet, bugün ilim ve teknik, dünyayı son derece küçültmüştür.

Fakat bu, insanlardaki hasret duygusunun silinmesine, kaybolmasına yetmeyecektir.

Hemen hepimiz, gurbetten dönenin eğilip toprağı öptüğünü, toprağa yüzünü gözünü sürdüğünü görmüşüzdür.

Gurbet hasreti başkadır.

Bu hasrete dayanamayan ve sağlığını kaybedenler çoktur. Bunun adına “ Dâu’s-Sıla” da denir.

Şairlerimiz, yazarlarımız gurbet hasretini çok içli ve acıklı şekilde dile getirmişlerdir. “ Bülbülü altın kafese koymuşlar, ille de vatanım demiş” sözümüz de, bu duyguyu dile getirmek için söylenmiştir.

Karacaoğlan’ ın duygulu ve ruhlarda derin izler bırakacak olan şu mısraları insanı ne kadar hislendiriyor:

“ Bakarım bakarım sılam görünmez

Aramızda yıkılası dağlar var.”

GÜNÜN SÖZÜ:

“GERÇEĞİN DAĞLARINA UMUTSUZLUKLA ÇIKILMAZ.” (NİETZSCHE)

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!