GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Çeşitli nedenlerle Türkiye topraklarına gelen sığınmacılar, zamanla mülk sahibi olmakta ve Türk Vatandaşlığına kabul edilmektedirler.
Konuyla ilgili elime geçen bir dokümanı ilgi duyanların bilgisine sunuyorum:
***
Türkiye–Suriye arasındaki emlâk sorunlarının başlangıcında Suriye Hükûmetince Suriye’de taşınmaz malı bulunan vatandaşlarımızın tasarruflarına yönelik bir takım kısıtlamaların uygulanması vardı.
Türkiye Hükûmetleri de uygulanan bu kısıtlamalara karşı 28 Mayıs 1927 tarih ve 1062 sayılı Hudutları Dâhilinde Tebaamızın Emlâkine Vaziyet Eden Devletlerin Türkiye’deki Tebaaları Emlâkine Karşı Mukabele-i Bilmisil Tedabiri İttihazı Hakkında Kanunu ile Suriye uyruklularının Türkiye’de mevcut bütün taşınmazlarına el konuldu.
Suriye uyruklularının yeni taşınmaz edinimi de yasaklandı.
El konulan bu taşınmaz mallar maliye kuruluşları tarafından idare edildi.
Yani Suriye uyrukluların malları Türk devletinin denetimi altına alındı.
Türk yargısı Hazineye kalan bir yerin olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesinin mümkün olmayacağına karar verdi.
Taşınmazına el konulan Suriye uyruklu veya mirasçısı Türk vatandaşlığına geçmiş olsa dahi el konulan taşınmazlarla ilgili bir işlem yapamamaktaydı.
Suriye Mirası konusu, Danıştay 10. Dairesi’nin 2000 yılında verdiği: “Suriye’deki taşınmazına el konulan ve tasarruf etmesi engellenen davacının zararının, Suriye uyruklu vatandaşların Türkiye’deki taşınmazlarından elde edilen ve bankada bloke tutulan gelirlerden karşılanması” kararı ile uluslararası bir sorun olmaktan çıkıp Türk yargısının yetki alanı içine girdi.
Bu sayede, Suriye’de miras hakkı olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına iç hukukta hareket imkânı doğdu.
Türk idari yargısı verdiği kararlarla; Suriye topraklarındaki taşınmazların kullanılması Suriye hükümetince engellenen Türk uyrukluların bu yüzden uğradığı zararları; Suriye uyrukluların Türkiye’deki taşınmazlarına konulan tahdit sonucu bu taşınmazlardan elde edilecek gelirlerden karşılanmak suretiyle telafi etmektedir.
İki Ülke arasındaki emlâk sorunlarının çözümlenmesi için defalarca bir araya gelinmiş her iki taraf arasında değerlendirme toplantıları yapılmış, bir takım sözleşme ve protokoller imzalanmış ve bu Sözleşme ve Protokol çerçevesinde Türkiye-Suriye Emlak Komisyonu kurulmuştur. 
Suriye ile yapılacak ikili görüşmeler sonucunda konunun çözümüne yönelik mutabakat unsurları tespit edilerek bir anlaşmaya varılması amaçlanmıştır. 
Ancak; Suriye deki mevcut siyasi çalkantılar ve devam eden iç savaşın etkisiyle, Türkiye-Suriye arasındaki emlak sorunlarına şu ana kadar kalıcı bir çözüm getirilememiştir.
Türkiye–Suriye arasındaki emlâk sorunları bugün hâlâ canlı ve güncelliğini koruyan bir konudur. 
Suriye deki mevcut siyasî çalkantılar ve devam eden iç savaşın bitmesiyle, Türkiye-Suriye arasındaki emlâk sorunlarına ilişkin her iki tarafın müzakerelere başlaması ve soruna kalıcı bir çözüm getirmesi gerekmektedir.
(Kaynak: Sinan ŞIĞVA, “İdari Yargı Kararları Işığında 1062 Sayılı Mukabele-i Bilmisil Kanununun Uygulanışı” Hacettepe HFD, 6(2) 2016, 181–196)
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun!
NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!