Değerli Okurlar, Sevgili Yalovalılar,

Anıt, önemli bir olayı veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı, abidedir. Millî Mücadele’ nin önderi, Türkiye Cumhuriyeti’ nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK de, her zaman saygıyla anılması ve gelecek kuşaklara tanıtılması gereken sembol bir anıt şahsiyettir.

Osmanlı ordusunda, özellikle I. Dünya Savaşı sırasında gösterdiği yararlılıklarla ön plâna çıkmış, 1919- 22 arasında işgalci kuvvetlere karşı Millî Mücadele’ yi tasarlamış, örgütlemiş ve yönetmiş, Türkiye’ yi tam bağımsızlığa kavuşturmuştur. 1923- 38 arasında bir dizi siyasî, hukukî, kültürel ve ekonomik reform gerçekleştirerek modern ve laik bir ulus- devletin yaratılmasına önderlik etmiş, bir dönemde önemli bir belirleyici karar verici olmuştur. ATATÜRK’ ün uygulamaları, devrimleri ve düşünceleri Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel ideolojisi olmuş, Türk toplumunun ideolojik yapısını derinden etkilemiştir.

Çağdaş dünyada iz bırakmış, tarihe damgasını vurmuş ölümsüz şahsiyetlerden bir olan ATATÜRK’ ün hayatında önemli yerlerden birini, Yalova işgal eder. Modern Yalova’nın kurucusu, koruyucusu, kısacası her şeyi ATATÜRK’ tür… İlk çağlardan beri kaplıcalarıyla tanınan Yalova, kalkınma ve gelişimini ATATÜRK’ e borçludur. ATATÜRK, ilk kez geldiği 19 Ağustos 1929’dan, son kez ayrıldığı 1 Şubat 1938’e kadar, her yıl düzenli olarak Yalova’ya gelmiş ve önemli çalışmalarını Yalova’da yapmıştır. ATATÜRK, Yalova dışında hiçbir yere bu kadar sık gitmemiş, hiçbir yerde iki çiftliği ve üç evi birden olmamıştır. ATATÜRK’ ün yaşantısında ve geleceğe dönük tasavvurlarında Yalova’ nın varlığı tartışmasızdır.

O günleri kısaca hatırlayacak olursak; Yalova, Cumhuriyetin ilk yıllarında insanların yaşamak için tercih ettikleri bir yer değildi. Kent merkezi bir sivrisinek yatağıydı. Sıtma kol geziyordu. Sazlık ve bataklıktı. Neredeyse yüksek bölgelerdeki köylerin bile nüfusu Yalova merkezinden fazlaydı. Bu olumsuz durum, ATATÜRK’ ün 1929 yılında Yalova’ya gelişine kadar devam etti. ATATÜRK, buradaki durumu görünce, hemen bir Sıtma Mücadele Ekibi’ ni Yalova’ya getirtti. Sivrisinek yatakları ve bataklıklar kurutulunca, ilâç tedavisi de devam ettiği için, sıtma hastalığı giderek kontrol altına alınmaya başladı.

ATATÜRK, 1929 yılında Yalova’ya geldiğinde, Yalova’da elektrik, telefon, telgraf, itfaiye ve polis teşkilâtı, hastane gibi sosyal tesisler, kurum ve kuruluşlar ya yoktu, ya da son derece yetersizdi. Kent içi yollar olması gereken gibi değil; merkezi çevre il, ilçe ve köylere bağlayan yollar yok denecek gibiydi. İstanbul’dan Yalova’ya işleyen vapur seferleri düzensizdi.

Yalova’nın içinde bulunduğu durumu çok iyi değerlendiren ATATÜRK’ ün verdiği direktifler ışığında, Yalova tüm idarî eksiklikleri tamamlanarak modern bir kent haline getirildi. Yalova İmar Plânı hazırlandı. (Yapılan tüm faaliyetler “Atatürk’ ün Kenti Yalova “ adlı kitabımda mevcuttur.)

Örnek çiftlikler kuruldu; çevreye önem verildi; Yalova çağdaş bir Su Şehri haline geldi. Termal dünyaca ünlü bir sağlık merkezine dönüştürüldü. Dünyanın değişik ülkelerinden,(Amerika orijinli Boylu Mazı, Sekoya, Japon Akçaağaç, Pavlonya, Porsuk Ağacı, Arizona Servisi, Mavi Atlas Sediri, Kırkkese Ağacı gibi) nadide tür bitki ve ağaçlar getirilerek Türkiye’nin ilk Canlı Ağaç Müzesi yapıldı.

ATATÜRK, millî benliği yaşatmak ve millî şuuru meydana getirmek için, Türk tarihini İslâmiyet’ten çok önceye götürme çalışmalarını Yalova’da yaptı. Bu çalışmalar sonunda, “Türk Tarihinin Ana Hatları” isimli kitap hazırlandı. Bu kitabın yayınlanmasından sonra da, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti ve Türk Dili Tetkik Cemiyeti de, Yalova’da yapılan çalışmalardan sonra kuruldu.

ATATÜRK, Kur’an- ı Kerim’in Türkçeleştirilmesi çalışmalarını Yalova’da başlattı. Teknik Okulların kapatılmayarak çoğaltılması ve yerli malı kullanımının özendirilmesi kararlarını Yalova’da aldı. Türkiye’ de çok partili demokratik yapıya geçme çalışmaları da ATATÜRK’ ün Serbest Cumhuriyet Fırkası’ nı Yalova’ da kurmasıyla başladı.

Bütün bunları yazmamın nedenine gelince… Yapılan açıklamalara göre, yıkılan Valilik binasının bulunduğu yere, bir park içinde butik bir valilik binası yapılacak, binanın önüne de Osman Beg heykeli konacakmış. Aldığım duyumlar bu yönde… Doğru veya değil, ama ortada bir gerçekvar!

Öncelikle belirteyim, Osman Beg heykelinin olması gereken yer, Altınova ilçesi Hersek Mahallesi (eskiden köy) meydanıdır. Böyle anıtlar muharebelerin yaşandığı yere yapılır, il veya ilçe merkezlerine değil. Osman Beg anıtının Yalova il merkezinde bulunmasının tarihî gerçeklikle ilgisi yoktur!

Örneğin, Sakarya Muharebeleri Ankara ili Polatlı ilçesi sınırları içinde yapılmıştır. Sakarya Zafer Anıtı, Ankara il merkezi ile Polatlı İlçe merkezine değil, muharebenin geçtiği Polatlı ilçesi Şehitler Kaşı Mevkii’ndedir. Yani Sakarya Zaferi Ankara ili toprakları içinde yapıldı diye, Sakarya Zafer Anıtı Ankara il merkezine yapılmamıştır.

İnönü Muharebeleri’ nde kazanılan zaferi temsil eden anıt, muharebenin geçtiği Bilecik ili Bozöyük ilçesi Metris Tepe’ de; Çanakkale Muharebeleri’ ni temsil eden Şehitler Abidesi, Çanakkale il merkezine değil, Çanakkale ili Eceabat ilçesinde Morto Koyu’ na bakan Hisarlık Tepe’ de yapılmıştır.

Kanaatimce, Yalova il merkezindeki Osman Beg Anıtı, Hersek Mahallesi meydanına taşınmalıdır. Eğer burada uygun alan bulunamazsa Altınova ilçe merkezinde uygun bir alanda da olabilir. Osman Beg anıtının Yalova il merkezinde bulunmasının tarihî gerçeklikle ilgisi yoktur! Üstelik anıtın yeri ve kaidesi de değiştirilmiş. Anıtın tanıtım yazıları biri bir tarafta diğeri diğer tarafta… Bunu hangi akıl, akıl etmiş bilemedim! Ayrıca Osman Beg heykeli Bafeus Zaferi’ nin temsil eden bir anıt görünümünde değil. Sadece bir heykel... Bence bu heykelin etrafı muharebeyi ve zaferi temsil eden rölyeflerle süslenmedikçe beklenen anlam sağlanamaz.

Yukarıda özetle yazdıklarımdan yola çıkarak, Atatürk’ ün Kenti Yalova’ da, valilik binası önüne, Osman Beg Heykeli değil, özgün yapısı ve (ATATÜRK devrimleri ile ATATÜRK’ ün Yalova’ da yaptıklarını gösteren) anlamlı çeşitli rölyeflerle eşsiz bir “ATATÜRK VE YALOVA ANITI” yapılmalıdır. Bu anıt, belki de ödüllü bir yarışmayla gerçek bir sanat eserine dönüşebilir. Gelecek nesillere de anlamlı bir armağan olur.

Bence Yalova’ ya yakışan da bu olacaktır. ‘ATATÜRK’ ÜN KENTİ’ olmakla övünen Yalovalı, ATATÜRK’ e vefasını göstermelidir. Ben sade bir vatandaş olarak düşüncelerimi paylaşmak istedim. Kimsenin rağbet gözüne takılmasa da, yönetim kadroları bu tarz yazılara pek rağbet etmese de, fakire düşen görev bir vatandaş sorumluluğudur. Bu düşüncemi de sık sık paylaşacağım.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!