Geçen hafta seçim sonuçları belli olmadan kaleme aldığım köşe yazısında seçime katılımın geçmiş yıllara oranla düşük olacağını, 17 bakanın seçimlerde sahaya inmesinin özellikle İstanbul’da  ters etki yapacağını, seçimlerin sükunet içinde geçeceğini yazmıştım.

Ancak mevcut iktidara destek veren,  bu kadar çok sayıdaki seçmenin, seçimlerde sandığa gitmeyeceğini  bir çok kamuoyu araştırmacısı da tahmin edemedi.

Seçim sonuçlarına ekonomik sıkıntılar, emeklilerin hayat standartlarındaki düşüş etkili olsa da,  sonuçlarını belirleyen en büyük etkenin, Türk halkının rejim tartışmalarına son vermek istemesi olduğunu düşünüyorum.

İktidarı destekleyen seçmen, tarikatlar da dahil  olmak üzere rejim tartışmalarının son bulmasını istediği için sandığa gitmemiş olmalı. İktidarı destekleyen fakat seçimlerde sandığa gitmeyen büyük çoğunluktaki seçmeninin davranışı başka türlü açıklanamaz. 

31 Mart seçim sonuçlarında seçmenin verdiği mesaj okunabilecek mi? 

Partilerin genel merkezleri seçmenin mesajını alsalar da, buna göre politikalar üretseler de, burada en önemli olan mevcut iktidara karşı başarı elde eden belediye başkanları ve meclislerinin zafer sarhoşu olup seçim sonuçlarını doğru değerlendirmeden parti yönetimlerinden bağımsız hareket etme ihtimalidir.

Bu yerel seçimlerdeki başarı çok hızlı terse dönebilir. Çok kısa bir süre önce yaşanan cumhurbaşkanlığı seçimindeki seçmen tercihi ile bugün seçmenin tercihinin farklılığı bunun en yakın örneği.

Yalova'daki seçim sonuçlarını değerlendirdiğimizde; belediye başkan ve meclis üyelerinin parti politikalarına ve belediyeler arasındaki koordinasyona önem vermeleri ve bağımsız hareket ermemeleri önemlidir. Aksi takdirde geçmişte yaşananlar tekrarlanabilir.  Bunu temenni etmemek ile birlikte, yine rant beklentisi olanlar, belli etnik grupları temsil ettiğini iddia edenler başkanların etrafını sarmaya başladılar. "ben/biz olmasa idik kazanamazdın" söylemi başkanları bırakın sosyal medya aracılığıyla tüm seçmenin gözünün içine sokulmaya başladı. 

İlk üç ay başkanların dirayetli bir yönetici olarak duruşları, liyakate verecekleri önem,  gelecekteki başarılarının veya başarısızlıklarının belirleyicisi olacaktır. 

Umut var mı?  

Genel bütçeden illere ayrılan harcamaları yöneten il genel meclisinin çoğunluğu ilimizde halen iktidar partisinde. Bu nedenle Yalova’da önümüzdeki günlerde hizmet yarışının başlayacağını düşünüyorum.  Ben bu rekabetin Yalova halkına hizmet olarak dönmesini temenni ediyorum. Bu yarışta özellikle muhalefet partili belediye başkan ve meclislerin çok çalışması, çok üretmesi gerekecektir. Bu nedenle belediye başkanı ve meclis üyelerinin bir an önce zafer sarhoşluğundan kurtulup, arkalarına parti yönetimlerini, milletvekillerini, büyükşehir belediyelerini katarak  çalışmaya başlamalıdırlar. 

Peki Umut var mı? Fotoğraflar önünüzde, önümüzde. Umutlanmak yerine uyarmak gerekli. Bir siyasi parti için değil Yalova için uyarmak gerekli.