GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Bugünkü yazımda “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” adlı bir kitaptan söz edeceğim.

“Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçe’ ye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların müfredatına dâhil edilmesini emretti. Türk gençleri ülkelerindeki "yaşamı yenilemek" için mutlaka bu kitabı okumalıydılar. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerim'den sonra en çok okunan kitap haline geldi.

Bu kitap tüm yoksulluğa, imkânsızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya' yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir.

Halkların destansı özverisiyle yoksulluktan kurtularak, ekonomik, politik ve kültürel olarak nasıl mükemmel bir ülke yaratılabileceğini gösteren, okurlara dudak ısırtan ölümsüz bir eser.”

Yukarıda yazdıklarım kitabın tanıtım bülteninden…

Yazarı, Grigoriy Spiridonoviç Petrov ( 1866- 1925).

Finlandiya’yı konu alan “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” adlı bu kitap Yugoslavya, Bulgaristan ve özellikle de Türkiye’ de büyük yankılar uyandırdı.

1923 yılında “ Zidari Jivota” ( Hayatın Mimarları) adıyla Sırpça basılan kitap Bulgarca’ ya çevrilerek 1925 yılında, yazarın ölümünden sonra bu dilde de yayınlandı.

Kitap Bulgarca “V stranata na belite lilii” (Beyaz Zambaklar Ülkesinde) adıyla yayınlanmış olup, bu isim daha sonra diğer dillere yapılan tercümelerde kullanıldı.

Kitabın ana fikrini teşkil eden her insanın “Yaşam Mimarı” olması gerektiği düşüncesi, yazarın bir vatandaş olarak toplumsal sorumluluklarına coşkuyla sahip çıkması ve kötülüklerden arınmış, mükemmel bir dünyanın kurulacağına olan sonsuz inancı günümüz dünyasında en çok ihtiyaç duyduğumuz değerlerin başında gelmektedir.

Petrov’un yazdığı kitap yıllardır tekrar tekrar basılıyor ve dünyanın her yerinde ilgiyle okunuyor.

Kitabın bizim için anlamı ve değeri Finlandiya’yı anlatmasından kaynaklanmıyor. Değeri, bu kitap sayesinde Türk Milleti olarak nasıl göründüğümüzü ve geleceğimizin nasıl olacağını anlayabilmemizi sağlamasındadır.

“Beyaz Zambaklar Ülkesinde” adındaki kitabın okulların müfredatında ders olarak okutulması fikri bile, Atatürk’ün nasıl değerli bir lider olduğunun örneğidir.

Kitabın, eğitimin bir toplumu nasıl yükseltebildiğini göstermesi açısından çok önemli olduğunu, herkesin mutlaka okuması ve ders alması gerektiğini düşünüyorum.

Okurken sıkılacağınızı sanmıyorum, klâsik kitapların dışında sade ve etkileyici bir anlatımı var.

***

Bir de küçük alıntı yazı…

Atatürk’ün tezi bir asır sonra kanıtlandı.

Ne ileri görüşlü, ne bilim sevdalısı bir dehaymış. Ona bir kez daha hayran oldum. Mustafa Kemal Atatürk'ün 1930'lu yıllarda ortaya attığı tez, neredeyse bir asır sonra Alman bilim insanları tarafından kanıtlandı.

Büyük Önder'in Türk Dili'ne düşkünlüğü herkesin malumu... Harf Devrimi'ni başlatıp, Türk Dil Kurumu'nu kurmasının yanı sıra başta geometri terimleri olmak üzere dejenere olmuş/ yozlaşmış dilimizdeki pek çok yabancı kelimeye Türkçe karşılıklar bulmuştu. Atatürk bu ilgisini biraz daha ileri taşıyıp, yaptığı özel tarihi araştırmalar sonucunda Türkçenin dünya üzerinde kullanılan ilk dil olduğu tezini ileri sürmüştü.

95 yıl geçtikten sonra Alman Max Bianc Enstitüsü'ne mensup 300 kişilik profesör grubu geçenlerde bu tezi bilimsel olarak kanıtlayan bir ortak makale yayınladı. Gerçekten de Türkçe dünya üzerinde ortak kullanılan ilk dil grubuydu.

Haydi, yazıyı "güncel" bir finalle noktalayayım:

Atatürk "diplomasız profesörlerin" en bilgesiydi...(Yüksel Aytuğ, Sabah, 15 Ağustos 2025)

***

GÜNÜN SÖZÜ:

“Lâfta ölçü bilmeyen, edepsizlikte sınır tanımaz.” (Sadi Şirâzî)

***

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!