GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

“...Teşebbüs ettiğim işlerin hiçbirinden pişmanlık duymamışımdır. Pişman olduğum hiçbir hareketim yoktur. Bunun insanlar kendilerini kaybettikleri zaman hata işlemez olduklarını zannederler.  Sade bir insanım ben... Sade bir insanım. Politikacı olarak devlet işi, siyaset işi, memleket meselesi olarak ele aldığım, teşebbüs ettiğim işlerin hiç birisinden pişmanlık duymamışımdır.

...Şimdi Türkiye’nin meseleleri daima tazedir. Yeni ihtiyaçlar ilk ihtiyaçlar kadar önemlidir. Bir defa bu fikri bizim politikacılarımızın benimsemesi lâzımdır.

Politika ile uğraşacak olanların politik hayatında hizmet edebilmeleri, muvaffak olabilmeleri yeni işler yapabilmeleri için bir tek esaslı vasfa ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaç özellikle demokratik rejimde ve çok partili siyasi hayatın temel unsuru teşkil eder. Bu politikacının sözüne güvenilir olması lâzımdır. Politikacı olarak memleket kürsüsünde yapacağını, yapamayacağını, şöyle anlıyorum, böyle anlıyorum diye söz söylediği zaman adamın ciddi söylediği, inanılırlığı ve sözüne güvenilecek, arkasından gidilebilecek bir insan olduğu kanaati yayılmalıdır. Politikayı avutma, aldatma zannetmek, (POLİTİKA YÜKSEK BİR SANATTIR) bunun zerresinden anlamamaktır.”

Genç politikacılara, politika ile uğraşmak isteyenlere bu tavsiyeler, 25 Aralık 1973 günü vefat eden İsmet Paşa’nın... Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin 2’ nci Cumhurbaşkanı Mustafa İsmet İnönü’nün...

Rahmetli İhsan Sabri Çağlayangil de, Yalova- Çiftlikköy Sahil Mahallesi’ndeki evinde, İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı dönemindeki hareket tarzı hakkında kendisine söylediklerini şöyle anlatmıştı:

“ Dedi ki: Eğer halletmek mecburiyetinde olduğun birden fazla mesele varsa hepsine birden hücum etme. Hepsini birden çözmeye bulaşma. Önem sırası ver. En önemlileri başa koy. Çözmeye çalış. Sırayla git. Eğer ani karar vermek mecburiyetinde kalırsan kararını ver ama icrasını 24 saat tehir et.”

Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu eski üyesi, İnönü’nün müşavirlerinden Sayın Haldun Derin’in, İnönü’nün reklâmdan kaçınması hakkındaki anıları da şu şekilde:

“ Churchill’in Moran adında özel bir doktoru vardı. Bu doktorun oğlu John Wilson, 1948’de, Kâtip rütbesiyle Ankara’daki İngiltere Büyükelçiliği’ndeki görevine başladı. Genç diplomat, elinde Churchill’in İnönü’ye yazdığı bir mektup ile başkente geldi. Bu Wilson, bir gün bana, İnönü’nün hayatını kitap haline getirmek için teklifte bulundu.  Konuyu kendisine ulaştırdım. Hiç cevap vermedi. İnönü’nün yerinde, onun çapına imrenip özenen bir başkası, ayağına kadar gelmiş böyle yabana atılamayacak çekicilikteki bu öneriyi her halde kolay kolay geri çeviremezdi.”

Son bir anı da, İnönü’nün kızı Satın Özden Toker’den...

“Gerek kendi evimizde, gerek Çankaya’da, dini vecibeler mutlaka yerine getirilirdi. Namaz kılınır, oruç tutulurdu. Kadir gecesi gibi önemli günlerde mutlaka Kuran okunurdu. Babam, dini bütün bir insandı ama bunu kesinlikle gösteriş için yapmazdı. Bu konuda konuşulmasını da istemezdi. Din gösteriş için yapılmaz derdi. Ben küçükken Kuran kursu aldım. Ancak, bunun yanında eve müzik öğretmeni de gelirdi, fizik öğretmeni de...

Babam hakkında eli sıkı derler. Babam, eli sıkı değil, tutumluydu; lüzumsuz ve gösteriş için yapılan harcamalara karşıydı. Özellikle devletin parasını harcarken kılı kır yarar, lüzumsuz harcamaları önler, bu parada yetimin hakkı var, derdi. Gösteriş ve şaşaadan kaçınırdı ve bizim de öyle olmamızı isterdi”

Başlı başına bir tarih olan ve yaptıklarıyla Türk Tarihi’ nde derin izler bırakan Sayın İsmet İnönü’yü saygı ve rahmetle anıyorum.

GÜNÜN SÖZÜ:

“ Müşküllerinizin hallinde daima Başvekil İsmet Paşa’ ya müracaat edeceksiniz, başka kimseye değil. Çünkü her büyük işin ehli ve faili olduğu gibi, bu işin de yüksek etkeni İsmet Paşa’ dır.” ATATÜRK-1932

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.