GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Bugün, Yalova’ nın su sorununun geçmişini kısaca hatırlayalım istedim.

Yalova’ ya ilk şebeke suyu, Yalova nüfusunun 2-3 binler olduğu 1940’ lı yıllarda, merhum Sefa Tüzünataç’ ın Belediye Başkanı olduğu dönemde, Paşaköy Suyu diye adlandırılan bir kaynak suyundan sağlanıyordu.

Bu su günümüzdeki Soğucak Kalıcı Konutlarının güneyindeki vadinin doğu yamaçlarından borularla Yalova’ ya getirilmişti.

1950’ li yılların ortalarından itibaren bu su yeterli olmamaya başladı.

Paşaköy Suyu’ na ilâveten bu sefer Kurtköy’ ün güneyinden ufak bir kapkaçla dere suyunu borulara aktarmak suretiyle Yalova’ nın kullanma suyu takviye edildi.

Bu da kâfi gelmeyince, 1963-64’ lü yıllarda bu sefer şimdiki Gökçe Barajı’ nın içinde kalan vadide akan dereden (Sudüşen Şelâlesi’ nin yaklaşık olarak bir km. altından) borularla Yalova için üçüncü bir suyolu takviyesi yapıldı.

Bu sırada Paşaköy suyuna ait şebeke artık onarılamayacak kadar eskimiş olduğu gerekçesiyle, bu isale hattının bakımı yapılamadı ve Paşaköy suyundan vazgeçildi.

1970’ li yıllarda artan nüfusla birlikte Yalova ve çevresinde içme ve kullanma suyunda önemli sıkıntılar yaşanmaya başladı. Bunun üzerine Çınarcık’ tan Gölcük’ ün İhsaniye kasabasına kadar olan sahil şeridindeki yerleşim birimlerine su sağlamak amacıyla Gökçe Barajı plânlandı ve mevsimsel yağışlar ile akarsu debileri incelenerek barajın yapımına geçildi. Yalova ve diğer ortak belediyeler ( İhsaniye, Gölcük, Değirmendere, Karamürsel, Çınarcık) bu barajın yapılması için İller Bankası’ na yetki vermişti. İller Bankası da bu konuda deneyimli bir kurum olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’ ne işi devretti. DSİ de bir işi müteahhide verdi; denetim ve kontrolünü yaptı.

Yenimahalle Köyü sınırları içinde yer alan barajın inşaatı devam ederken bir yandan da barajın hemen arkasında arıtma tesisleri ve su dağıtım şebekesi inşasına başlandı.

Baraj inşaatı devam ederken mevcut sistem ise tüm zorluklarına rağmen kullanılmak zorundaydı ama Kurtköy’ den gelen su hattı Paşaköy su hattı gibi sık sık arızalanıyordu. Bunun üzerine Araştırma Enstitüsü’ nün arazi sulaması için yaptığı büyük su kuyularından yararlanma yoluna gidildi. Ne var ki bu suyun kalitesi çok kötüydü. Bu sudan Gökçe Barajı tamamlanana kadar temizlik amaçlı, çamaşır yıkanması gibi yararlanmak hedeflenmişti. Bu ortamda içme suyu para ile veya bölgedeki su kaynaklarından sağlanıyordu.

Gökçe Barajı’ nın yapımı 1989 yılında bitti. Barajın su kapasitesi 23 milyon metreküptü. Bu suyun % 25’ i arazi sulamasına ayrılmıştı. Kaya gövde dolgu tipi olan barajın akarsu yatağından yüksekliği 62 metreydi.

Baraj yukarısında yer alan Termal, Gökçedere ve Üvezpınar yerleşim birimlerinin atık suları deşarj tesisleriyle baraj setinin arkasına yani barajın dışına deniz tarafına atılmak suretiyle barajın kirlenmesi önlendi.

Baraj ve arıtma tesisi inşaatı bitirilip yerleşim alanlarına su vermeye sıra geldiğinde, 5 Temmuz 1989 tarih ve 20216 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan 18/05/1989 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile “Yalova, Çınarcık, Karamürsel, Gölcük, Değirmendere ve İhsaniye Belediyeleri Su Birliği” oluşturuldu. Tesisin işletmesini ve su dağıtım işlerini bu birlik üstlendi. Birliğin Meclisi nüfuslara orantılı olarak üye belediye meclis üyelerinden kuruldu. Daha sonraları Yeşil Körfez Su Birliği adını alan birlik, kurulduğu tarihten 2007 yılına kadar Karamürsel, Değirmendere, Gölcük ve İhsaniye dâhil üye belediyelerin içme, kullanma ve endüstriyel su ihtiyacını karşıladı. 2007 yılında Yalova ve Çınarcık Belediyeleri haricindeki belediyeler hisselerini devrederek üyelikten ayrıldılar.

Gerek sistemdeki su kaçakları, gerek baraja su getiren derelerin amaç dışı kullanımı zaman zaman büyük sorunlar doğurdu. Özellikle 2014 yılı kuraklık nedeniyle zor bir dönem oldu.

Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidrolik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emrah Doğan, 13 Temmuz 2014 günü, Gökçe Barajı ile ilgili tespit ve değerlendirmelerini açıkladı. Geçmişte yaşananları hatırlamak adına bu açıklamaya kısaca bir göz atalım.

“… 4 Mayıs 2012 tarihinden beri Gökçe Barajı ile ilgili uyarılarda bulunuyorum. Tehlikeye dikkat çekiyor ve alınması gereken önlemler ile ilgili önerilerimi açıklıyorum. Buna rağmen gereken önlemler alınmadı, suyun dağıtımı ve yönetimi iyi yapılmadı. Göz göre göre tehlike geliyorum diyor, Gökçe Barajı ölüyor. Barajdan su çekilmesinde tasarrufa gidilmediği takdirde, Temmuz-Ağustos 2014 gibi baraj kotunun kritik seviyede olacağı ve artık su veremeyeceğini göstermektedir. İçme suyu dışında üretim amaçlı kullanılan su, deniz suyu arıtımı sağlanarak tedarik edilebilir. Böylece Gökçe Barajı önemli ölçüde su kazanmış olabilecektir. Baraja Ortaburun Göleti ve Kurtköy deresinden su aktarılabilir. Tarımsal amaçlı sulama için sondaj çalışmaları yapılarak açılacak olan kuyular yardımıyla tarımsal sulama yapılmalıdır. Bununla birlikte Yalova Gökçe Barajı Havzası Koruma Eylem Plânı hazırlanmalı ve akabinde doğru havza yönetimi sağlanmalıdır. Suyun kaynağı baraj havzasıdır, buradaki orman, akarsular korunmalıdır ve burası Yalova’nın geleceği açısından asla imara açılmamalıdır. İdari kayıpların önüne geçebilmek için su sayaçlarının okumaları doğru yapılmalıdır. Denetimsiz su kullananlar saptanıp ağır cezalar verilmelidir. Bu konuda mahalli yönetimlere önemli görevler düşmektedir. Özellikle köy muhtarları bu konuda takipçi olmalıdırlar. Fiziksel kayıplar için, olası kayıpların meydana gelebileceği yerlere su basıncı ölçebilen basınç sensorları yerleştirilebilir. Uzaktan algılama ile bu basınç sensorlerinden gelen veriler ana kumanda merkezine SCADA’ya aktarılıp buradan fiziksel kayıpların nerede ve ne kadar olabileceği kolaylıkla saptanabilmektedir. Bunun için bir SCADA merkezi derhal kurulmalı ve suyun takibi sağlanmalıdır.”

Bu arada bir başka konuyu da kısaca hatırlamak gerekiyor.

Yıllar önce, yetkililerin ‘Barajda su kalmadı, kesinti yapmak zorundayız’ açıklamaları üzerine sorunu kaynağından araştırmak üzere harekete geçen bazı Yalova Belediye Meclis üyeleri, 15 Temmuz 2014 günü, barajı beslemesi gereken Nacaklı ve Elmalı derelerinde incelemelerde bulundular. Yapılan incelemeler sonunda, her iki derenin baraja akması gereken suyunun bölge köylüleri tarafından bentlerle engellendiği görüldü.

O zaman öyleydi, acaba günümüzde nasıl? Hâlâ engelleme var mı acaba? Ayrıntıya girmiyorum.

Herhalde konuya önem veriliyor ve gerekenler yapılıyordur. Öyle diyelim öyle olsun!

Bu günlük de bu kadar. Aydınlık ve esenlik dolu günler dilerim.