GÜNAYDIN Değerli Okurlar,
Cumhuriyet bir rejim, demokrasi ise cumhuriyetin uygulanış şekillerinden biridir.
Demokratik cumhuriyetin yanında dinî cumhuriyet, oligarşik cumhuriyet ve sosyalist cumhuriyet biçimleri vardır.
Bir cumhuriyetin tam demokratik cumhuriyet olabilmesi için, gönüllü birlikteliklerle bir arada bulunan o ülke halkının tüm kesimlerinin, çoğulcu özgür iradeleri ile katılımcı olarak yönetim ve denetim süreçlerine doğrudan katıldığı, demokrasiyi tüm sivil kurum, kuruluş ve kadroları ile var ettiği ve çok kimlikli, değişik inançlı ve çeşitli kültürlerin bir mozaik oluşturacak şekilde bir arada yaşamasına olanak veren bir devlet yapılanmasının gerçekleştirilmesi gerekir.
Demokrasi halk idaresidir.
İktidarın halk hâkimiyetine dayandığı, idare edenlerin serbest ve dürüst seçimlerle işbaşına geldiği bir idare sistemidir.
Demokraside idare edilenlerin ana hak ve hürriyetleri geniş ölçüde tanınır ve garanti altına alınır.
İdare edenlerin ise imtiyazları sınırlanır, eylem ve işlemleri denetime tâbi kılınır.
Demokratik rejim, halk idaresini benimseyen, kabul eden ve uygulayan rejim demektir.
Demokratik rejimde devlet ve bütün kurumlar birlikte demokratik nitelik taşırlar.
Demokratik rejimin zıddı sistemlerde devlet imtiyazlarını arttırır, idare edenleri kuvvetlendirir.
Türkiye’ de demokratik rejimin kuruluşu, yerleşmesi bir gelişmenin sonucudur.
Fikrî kaynaklarını XIX. yüzyıldan itibaren gelişen batılılaşma hareketinde, Sultanın uhrevî ve dünyevî kudretini sınırlamak için Birinci ve İkinci Meşrutiyetle beliren Anayasa hareketlerinde bulur.
Ancak Cumhuriyete kadar, demokratik rejim gelişmemiş ve bütün halinde sosyal ve siyasal kurumların olgunlaşamaması nedeniyle başarı kaydedememiş ve gerçekleşme imkânını bulamamıştır.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’ nın önderliğinde Kurtuluş Savaşı’ nın başarıyla sona ermesi, millî hâkimiyet ve millî bağımsızlık prensiplerinin gerçekleşmesine olanak tanımış ve böylece Cumhuriyet yeni Türk Devleti’ nin siyasî rejimi olarak hukukî değerinin ifadesi olmuştur.
Demokratik rejime yönelme, olayların tarihî gelişmesi bakımından bir zorunluluktur.
Demokratik rejim Türk fikir ve düşünce hayatının bir gerçeğidir.
Demokratik rejimi zorunlu kılan toplumda kuvvetli bir akım vardır. Bu yoldan geri dönmek ırmağı tersine akıtmak demektir.
Değerlendirmemize ATATÜRK’ ün tespitiyle devam edelim; ATATÜRK diyor ki:
“Bizim hükümetimizin şeklini ve esasını anlamayanlar veya anlamak istemeyenler vardır. Bu tereddüdü gidermek için Anayasanın ruhunu iyi incelemek lâzımdır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. … Egemenliğine sahip olmayan bir insan veya bir toplum hiçbir zaman iradesini kullanamaz. Egemenliğini herhangi birisine bırakan bir insan kendi iradesinin kullanılacağından ve uygulanacağından emin olamaz. Bunun için insanlar, milletler kendi iradelerini, kendi vicdanlarının eğilimini yapmak ve uygulamak isterlerse egemenliklerini mutlaka ellerinde tutmak mecburiyetindedirler. Şimdiye kadar milletimizin başına gelen bütün felâketler kendi talih ve geleceklerini başka birisinin eline terk etmesinden kaynaklanmıştır.”
“Esas olan millettir. Egemenlik onun olduğu gibi idare hakkı da onundur.”
“Halk, millî egemenliği benimsemeli ve memlekette tek egemen ve etkenin kendisinden ibaret olduğunu unutmamalıdır.”
“Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin sağlanması istikrarı ve korunması, ancak ve ancak tam ve kesin anlamı ile milli egemenliği sağlamış bulunması ile devamlılık kazanır. Bundan dolayı; hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir.”
***
ATATÜRK Diyor ki:
“ Ne Mutlu Türk’ üm Diyene!”
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.