Deprem, yer kabuğunda aniden oluşan enerji sonucu, sismik dalgalanmaların yeryüzünde ortaya çıkardığı sallantı olarak tanımlanabilir. Artçı depremler ise ana depremin yarattığı şokun ardından oluşan ve ana depremden daha küçük boyutlu depremlerdir. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu bilinmektedir ve Alp-Himalaya deprem kuşağında yer almaktadır. Ülkemizde meydana gelen deprem sarsıntıları, depremin şiddeti ve fay hattı aralığına göre birden başlayıp beşe kadar olmak üzere derecelendirilmiştir. Birinci derece deprem bölgesi en fazla risk taşıyan alanı oluşturuyorken, beşinci derece deprem bölgesi, bu derecelendirmeler içinde en az risk taşıyan illeri kapsamaktadır.

Kandilli Rasathane verilerine göre son olarak 6 Şubat 2023 tarihinde, büyüklüğü 7,7 olup merkez üssü Gaziantep olan ve büyüklüğü 7,6 olup merkez üssü Kahramanmaraş olan iki büyük deprem meydana gelmiştir. Bu iki büyük deprem Hatay, Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Gaziantep, Mersin, Adana, Diyarbakır, Osmaniye ve Şanlıurfa olmak üzere 10 ilimizi büyük ölçüde etkilemiştir. Ülkemizde yaşanan bu felaketin büyüklüğü sebebiyle, İçişleri bakanlığının yaptığı açıklama sonrası dördüncü seviye alarm verilmiştir. Dördünce seviye alarm uluslararası bir çağrı niteliği taşımaktadır. Türkiye’deki depremlerin ardından birçok ülkeden gelen arama kurtarma ekipleri enkazlarda çalışmaya başlamıştır. Ülkemizde 7 günlük milli yas ve aynı zamanda bu 10 ilde 90 gün süre ile OHAL ilan edilmiştir.

Sonuç olarak bu 10 ilde binlerce hayatını kaybeden vatandaşlarımız ve enkaz altından kurtarılan yaralılarımız var. Bölgede maalesef yıkılan ve hasar alan yapı sayısı çok fazla. Ancak bu illerin tümüne baktığımızda depremden herhangi bir hasar görmemiş binaların olduğu da bilinmektedir. Yıkılan yapılar, çoğunlukla kentsel dönüşüm uygulanmamış eski yapılardır. Fakat ihmal sonucu yeni yapıların da yıkıldığı bilinmektedir. İnsanları can ve mal kaybına uğratan asıl faktör deprem değil ihmal ve yanlış uygulamalardır.

Deprem bir doğal afettir ve bunun önüne geçilemez ancak alınacak tedbirler ile meydana gelecek can ve mal kayıpları azaltılabilir. Mimarlar, mühendisler, yapı denetimler, müteahhitler ve resmi kurumların, bu bilinç ile hareket etmeleri doğrultusunda yaşanacak bu felaketin etkileri azaltılabilir.