GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Sizce, yalan olduğu kanıtlanmış bir fikre inanan birine doğruyu göstermenin ilk yolu nedir?

O insanı bilgilendirmek değil mi?

Normal olarak, doğru olanı gören bir kimse yanlış olanı terk eder.

Acaba bu temel prensip bir konuda kesin bir fikre inanmış kişiler için de geçerli mi? Yani, bir kere bir yalana inanmış bir kişi, doğruyu görünce fikrini değiştirir mi?

Bu soruya yanıt arayan bir deney yapılmış. Acaba bir politikacı tarafından ortaya atılan yalan bir iddiaya inanmış kişiler o iddianın gerçek olmadığını görünce fikirlerini ne ölçüde değiştirdi dersiniz?

Araştırma sonucu çok ilginç.

Yalan beyanata başta bir kere inandığını iddia eden kişiler doğru bilgiyi duyunca o yalana daha sıkı sarılır olmuşlar!

Gerçek, yalana olan inancı arttırıyormuş!

Bir anlamda bir hurafeye bir kere inanmış birini verilerle ikna etme çabası o kişinin o inanca daha sıkı sarılmasına sebep oluyormuş.

O nedenle bu duruma literatürde “Backfire Effect” ( Geri Tepme Etkisi) deniyormuş.

Konuyu incelerken şaşırdığımı belirtmeliyim.

Araştırmayı incelemeye devam edelim.

Peki, gerçekleri açığa çıkarmak neden insanları yalan olduğunu bildiği şeylere daha sıkı bağlanmaya itiyor? Bunun temel nedeni tehdit algısı. İnsanlar herhangi bir şekilde kendi kimliklerine yönelik bir tehdit sezdikleri anda yanlış olduğu ispatlanmış fikirlere sırf kimliklerini korumak için daha da sıkı bir şekilde sarılıyor.

Peki, ne yapmalı? Yalanlarla nasıl mücadele etmeli?

Adına kimilerinin ‘hakikat sonrası toplum’ dediği, yalan haberlerin insanları her türlü hurafeye hızlıca inandırdığı bir ortamda hâlâ yapılacak çok şey var.

Prof. Dr. Selçuk R. Şirin bu konuda ilgi çekici bir değerlendirmede bulunuyor:

“Bir kere herhangi bir şeye inanmış bir insana bildiğinin yanlış olduğunu ispata girişmeden evvel iki kere düşünün. Kaş yaparken göz çıkarma riski çok yüksek!

Niyet çok önemli burada… Eğer niyetiniz üzüm yemek değil bağcıyı dövmekse hiç uğraşmayın. Çabanız geri tepecektir.

Ama niyetiniz samimi bir şekilde hakikati ortaya çıkarmak ise o zaman denemekte ısrar edin.

Çünkü araştırmanın devamında da görüyoruz ki eğer gerçekler insanlara anlaşılır bir şekilde, görseller ve grafiklerle sunulursa bazı kişiler fikrini değiştiriyor.

Niyet ve üslup önemli…”(Hürriyet, 28 Ocak 2018)

***

CENGİZ HAN DİYOR Kİ:

“Bir çivi bir nalı, bir nal bir tırnağı, bir tırnak bir ayağı, bir ayak bir atı, bir at bir kumandanı, bir kumandan bir vatanı mahveder!”

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!