Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 500 baz puan artırarak yüzde 35’den yüzde 40'a çıkardı.

Otomotiv dünyasında son günlerdeki paylaşım. Elektrikli otomobil dünyasının yeni yıldızı RollsRoyce Spectre için Türkiye’de 110 kişinin sıra beklediği ifade ediliyor. Söz konusu aracın değeri 25 Milyon TL.

Faizlerin yükselmesinin gayrimenkulde etkilerinin görülmeye başlandığını, konutta düşüşler olacağı ancak bu düşüşlerin orta gelir grubunu etkileyeceği,  A plus konutların ise bu fiyat artışlarından etkilenmeyeceği sektör temsileri tarafından dile getiriliyor.

Orta gelir tuzağı bir ekonominin, kişi başına gelir seviyesinin belirli bir düzeye ulaştıktan sonra ileri gidemeyip aynı seviyede sıkışıp kalması hâlidir. Türkiye Orta gelir tuzağına düşebilir konusu da konuşulmaya başlandı.

Son günlerde gündemde olan orta gelirlinin gelir düzeyinin yavaş yavaş eridiğini gösteren bazı örnekler;

Emekli maaşını iki yıl önce asgari ücretin %20 fazla olarak alan bir emekli bugün emekli maaşını asgari ücretin %20 altında almakta. Bu kısa bir zaman dilimi içinde emekli maaşlarının nasıl eridiğinin göstergesidir. Düşük emekli ücreti olanları orta gelir grubuna almamız tabi ki mümkün değil. Ancak yüksek emekli maaşı alan kesiminde gelirleri, dolayısıyla alım gücü bu dönemde eridi.

İki yıl önce faizlerin %9 olduğu bir dönemde yatırım yapan orta gelirli sayılan bir girişimci faizlerin %40’a çıktığı günümüzde yatırım yapamayacak konuma geldi. Kredisi olan yatırımcının faizlerin kısa sürede yükselmesi  ile enflasyonu düşürmek için daraltılan bir piyasada yaşaması kolay değil.

Kendini az da olsa koruyacak olanlar yüksek faiz artışından yararlanacak mevduat sahipleridir. Yatırım, harcama yapmak yerine yüksek faiz ile tasarruflarını enflasyondan korumaya çalışanlardır.  Ancak orta gelirlinin enflasyonun altında aldığı faiz ile tasarrufları da yavaş yavaş erimektedir.

Sürekli hale getirilen faiz artışları ve daralan piyasalar, orta gelirlilerin yavaş yavaş eridiğinin,  gelir dağılımının orta ve düşük gelirliler aleyhine döndüğünün göstergesidir.

ÇÖZÜM  KAYITDIŞI EKONOMİ İLE MÜCADELEDİR.

Faiz sarmalından kurtulmanın yolu, kayıt dışı ekonomi ile mücadele etme kararlığının gösterilmesi ve tüm kesimin bu kararlılığa ikna olması ile mümkündür.

Aslında kayıt dışı ekonomi değil de büyük bir bölümünün kayıtlı olup ta takip edilmeyen, vergi dışı demek daha doğru olacaktır diye düşünüyorum.

Kayıt dışı ekonominin ülke ekonomisi başta olmak üzere birçok zararı var. Uyuşturucu trafiği, dolandırıcılık vb.  Sosyal hayatımızı etkileyen zararları belki ekonomiye verdiği zarardan daha büyüktür.

Bunlardan biri de son günlerde örneğini yaşadığımız ponzi sistemi ile dolandırıcılık. Kayıt dışı ekonomi ile mücadele başlamadığı sürece ponzi sistemi ile dolandırıcılık geçmiş yıllarda olduğu gibi önümüzdeki günlerde de karşımıza çıkacaktır. Son günlerde profesyonel futbolcuların, özellikle bir futbolcunun 403 milyon gibi bir tutarı elden kayıtlara girmeden hayali bir fona para kaptırması örneği.

Ülkemizde bu ponzi sistemi ile çok kişi zarar gördü. Geçmiş örnekleri çiftlikbank, titan saadet zinciri. Günümüz örneği ise profesyonel futbolculara yıllık %223 faiz getirisi vaadiyle hayali fon satışı.

Ponzi sistemini açıklayıp uyarı yapmak, ve kayıt dışı para hareketlerini takip etmek ekonomi yönetiminin görevidir. Çözümü ise kayıt dışı ekonomi ile mücadele kararlığıdır.

Ponzi sistemi veya şeması, yüksek kar getiren bir üretim veya finansal bir araç varmış gibi göstererek yatırımcıları sisteme katmayı amaçlayan ve ilk yatırım yapanlara ödemenin sisteme sonradan katılanların parasıyla yapılığı bir dolandırıcılık yöntemidir. Sisteme katılım azaldığı zaman ortada bir üretim veya finansal bir araç olmadığı için yeni yatırım yapanlara ödeme yapılamaz, sistem çöker.

Tarihte bilinen ilk ponzi sistemi veya şeması, bu sisteme adını veren Charles Ponzi tarafından 1920 yılında gerçekleştirilmiştir. Ponzi, bu sistem sayesinde kısa sürede 10.000 yatırımcıyı posta pullarını kullanarak bir takas karı elde ettiğine inandırmış; ancak aslında ortada bu karlar nedeniyle sistem daha fazla sürdürülmemiş ve sistem kısa sürede çökmüştür.

Faiz, Borsa, Fonlar, Gayrimenkul, emtia fiyatlarındaki hızlı iniş çıkışlar orta gelirli Tasarruf sahiplerinin varlıklarını korumak için sürekli değişen bir arayışa sokmaktadır. Ancak bilinmeli ki; Tasarruflarını yüksek karlar ile değerlendirerek kısa yoldan para kazanmak isteği olanlar kadar bu açlığı görüp kötü niyetli olanlar da az değil. Tarih bu örnekler ile dolu.

Kayıt dışı ekonomi ile mücadele ederek, adil bir gelir dağılımı ile  orta gelirlilerin tasarruflarını ekonomiye kazandırıp,  tüketmek yerine üreterek, faizi normal seviyelere düşürmek koşuluyla ekonomimizi güçlendirebiliriz.