Yaşım itibari ile eski Yalova’mızın özlemini zaman zaman içime çekerek hatırlarım.

Merhaba saygı değer okurlarım.

Yaşım itibari ile eski Yalova’mızın özlemini zaman zaman içime çekerek hatırlarım. Şimdi olsa da yesek dediğim Hulusi Babanın köftesi mesela.

Resul dayının keçi sütünden yazın ortasında özel kar kuyularından temin ile yapılan dondurmanın lezzetini de unutamam.

Bahse konu lezzetleri tadabilme adına, iskeleden 6-7 metre derine atılan paraları toplayanları da unutamam.

Arabalı vapurun kaptan köşkünden balıklama denize atlayanlarda bir başka hikaye.

Tabi ben bu yazımı yazarken, eskiden açlık sefalet vardı diyenleri de duyar gibiyim. Ancak eskiden görüp yaşadıklarımızın bugün neden olmadığını araştırır isek bence donup kalırız.

Hulusi Babanın köftesini ve piyazını neden bugüne kadar yaşatıp muhafaza edemedik. Resul dayının dondurmasını ve tavuk göğsünü hangi sebeple tadamıyoruz?

Dünyaca meşhur altın madalyalı Termal Kaplıcalarımızı krallar, kraliçeler mesken tutmuşken şimdi hangi sebepten uğramaz oldular?

Türkiye’nin deniz turizminde ilk akla gelen Çınarcık ilçemize ne oldu da 15 tane olan balık restoranını 2’ye düşürdük.

Sahildeki lebiderya konutların önünü moloz yığınları ile doldurarak bir şeyler yaptığımızı zannettik.

Cumhuriyet Bayramlarında resmi geçit yapan tüm esnaflarımızın esamesi yok artık. Belediye bandomuza, mehter takımımıza ne olduğunu bilen yok.

500 bin nüfusun su ihtiyacını sağlayan Sudüşen deresinin hacim olarak yarısını başka bir ilin sınırlarına çevirerek binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret etmesini de yok ettiler.

Eskiden fakirlik, fukaralık vardı derken, bugün olmayan, anılarda kalan zenginliklerimizde vardı.

Anılarda kalan yerleri tek tek sayarken, her tespitimin ihmalden ve vurdum duymaz tutum sahibi halkımızdan kaynaklandığını da maalesef söylemeden geçemeyeceğim.

Saygılarımla.