Hepimizin büyüklerimizden mutlaka duyduğumuz bizimde çocuklarımıza söylediğimiz o meşhur söz dizisidir; “Nerede o eski bayramlar?” Çünkü her yıl bir önceki yıla göre bir şeyleri eksiltiyoruz hayatımızdan.
Geçmişten bir bayram sabahını hatırlayalım hep birlikte… Henüz güneş doğmamış, kuşlar hafifçe ötmeye başlamış. Mahalledeki caminin hoparlörlerinden tekbir sesleri yükseliyor. Evde herkes bir telaş içinde birazdan baba bayram namazından gelecek, anne tüm hünerlerini sergileyerek mutfakta sabah kahvaltısını hazırlıyor. Çocuklar ise en yeni, en güzel bayramlık kıyafetlerini giymek için adeta yarışıyor. İlk önce ev halkı bayram coşkusunu babanın namazdan gelmesiyle birlikte yaşayacak. Hatırlıyorum da, o sabah uyanmak dünyanın en heyecan verici anıydı benim için.. Sizler içinde öyle değil mi?
Bir kaç gün sonra Kurban Bayramını idrak edeceğiz. “Nerede o eski bayramlar?” sorusu her yıl olduğu gibi bu Kurban Bayramı’nda da zihnimde dönüp duruyor. Belki zamanın ruhu değişti, belki de bizler. Ama bayramların eskisi gibi coşkulu, samimi ve birleştirici olmadığını kimse inkar edemez.
Eskiden kurban kesimi sadece bir dini vecibe değil, aynı zamanda bir dayanışma göstergesiydi. Teknoloji bu kadar gelişmemişti. Her yeri koca koca binalar kaplamıyordu. Mahallece kurban kesilir, komşular birbirine et götürür, ihtiyaç sahipleri unutulmazdı. Şimdilerde ise her şey daha bireysel, daha mesafeli. Online kurban bağışlarıyla bu ibadeti yerine getirmek mümkün olsa da, o eski “birlikte yapma” duygusu artık pek hissedilmiyor.
Çocukken bir evden diğerine dolaşıp şeker toplamak, büyüklerin ellerini öpüp harçlık almak bayramın olmazsa olmazıydı. Şimdi çocuklar kapı kapı gezmeyi pek bilmez oldular, bayramın heyecanı cep telefonlarının ekranlarında tükeniyor. Bayram ziyaretleri yerini kısa mesajlara, görüntülü aramalara bıraktı. Bayramlar, tatile gitmek için bir fırsat haline geldi.
Ama bu bir suçlama değil; hayat değişti, dünya değişti, teknolojiyle birlikte alışkanlıklarımız da. Yine de bayramların ruhunu korumak bizim elimizde. Kurban Bayramı sadece et kesmekten ibaret değil; paylaşmak, birleştirmek, barıştırmak ve hatırlamak bayramın en derin ruhu. Uzakta olan bir akrabayı aramak, küs olduğumuz bir dostla helalleşmek, ihtiyaç sahibini gözetmek hala bizim tercihlerimize bağlı.
Kurban Bayramı’nın manevi boyutu, tüketim çılgınlığının ve bireyselliğin gölgesinde kalmamalı. Bu bayramda eski bayramlara dönemesek de, onlardan ilham alabiliriz. Belki çocuklarımıza bayram sabahının ne demek olduğunu anlatırız, belki birlikte kurban kesiminin ne kadar derin bir anlam taşıdığını konuşuruz. Belki ilk adımı biz atar, unuttuğumuz bir dostun kapısını çalarız.
Kurban Bayramı, sadece geçmişin nostaljisiyle değil, bugünün iradesiyle de güzelleşebilir. “Eski bayramlar nerede?” diye sormadan önce, onları yaşatmak için ne yaptık diye düşünmeliyiz.
Herkese eski bayramların sıcaklığında, huzur dolu bir bayram dilerim. Bayramınız mübarek olsun.