GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Yeni yıla girişi kutlamak amacıyla düzenlenen yaygın toplumsal ve kültürel törenlere yılbaşı diyoruz.

Öncelikle belirtmeliyim, yılbaşı kutlamaları dinî bir olay değildir!

Yılbaşı, Noel değildir.

Noel, Hazreti İsa’nın doğum günü olarak kabul edilen bir yortu günüdür. Noel’in tarihi Hristiyan mezheplerine göre değişir. Genelde kabul gören görüş, Noel’in, 24/ 25 Aralık gecesi olduğudur. Ancak, Ermeni Gregoryen Kilisesi ise Hazreti İsa’nın doğumunu 6 Ocak’ta kutlamayı sürdürür. Noel gelenekleri çok çeşitli kaynaklara dayanır.

Ölüme meydan okumayı simgeleyen yaprak dökmeyen yeşil ağaçların çeşitli süslerle bezenmesi de Noel gelenekleri arasındadır. Çam ağacı gibi, yaprak dökmeyen ağaçları ölümsüz yaşamın simgesi olarak kullanmak, eski Mısırlılar’ ın ve hatta Çinliler’ in de ortak bir geleneğiydi. Avrupalı paganlar arasında yaygın olan ağaca tapınma, Hristiyanlığı benimsemelerinden sonra da sürdü. Sonsuz hayat inancı, evlere yeşil yapraklı ağaç koyma geleneğiyle varlığını korudu.

Dünyaca ünlü Sümerolog Dr. Muazzez İlmiye ÇIĞ, Noel âdeti kabul edilen çam ağacı süslemenin eski bir Türk âdeti olduğunu ve bu âdetin Türklerden Avrupa’ya oradan da dünyaya yayıldığını söylüyor.

ÇIĞ’ a göre, Eski Türklerde yerin göbeğinden göğe kadar bir ağaç tasavvur ediliyor. “Hayat Ağacı” olarak tanımlanan bu ağaç, Sümerlerde de var; bir ucunda “Gök Tanrı” duruyor. İnanışa göre; 21- 22 Aralık gecesi, gece ve gündüz savaşır ve sonunda Güneş galip gelir. Bu zaferden sonra gelen dolunayda yeni yıl kutlanır. Eski Türkler, eski yılın bitip yeni bir yılın başladığı 21 Aralık’ ta, evlerine getirdikleri küçük bir akçam ağacının altına, onlara güzel şeyler verdi diye Tanrı’ya hediyeler koyuyorlar.  Dallarına da gelen yeni sene için Tanrı'dan diledikleri şeyler, adak olarak istedikleri şeyler için paçavra veya kurdele bağlıyorlar. ( Akçam ağacı, ne yaz ne de kış yapraklarını dökmediği için ona hayat ağacı gibi bir anlam atfedilmişti.)

Nardugan Bayramı olarak adlandırılan o gün, büyük şenlik yapıyorlar. Aileler toplanıyor, büyükler varsa ziyaret ediliyor, özel yemekler yeniliyor, güzel elbiseler giyiliyor. Bu adet daha sonra Türkler yoluyla Avrupa’ya geçiyor. Konunun Noel'le ve dinle ilgisi yok.

Burada küçük bir hatırlatma yapalım: Bir Türk bayramı olan Nardugan, Türkler henüz İslâmiyet ile tanışmadan önce kutlanan bir bayramdı. Nar güneş, dugan ise doğan anlamına gelir. Yani bu bayrama "doğan güneş" denir. Nar gibi kızardı ifadesindeki nardan kastedilen şey Güneş'tir. Yani; "Güneş gibi kızardı."

Yeni bir yılın başlangıcı, herkes için geleceğe umut besleme, güven duyma vesilesidir. Bunun için çok kişi, takvim yılının değiştiği saati neşeyle kutlar.

Bilinen ilk yılbaşı kutlamaları, Babil’de bahar ılımına ( Mart ortası), Asur’da ise güz ılımına (Eylül ortası) en yakın ayda yapılırdı. Mısırlılar, Fenikeliler ve Persler yılbaşını güz ılımında (24 Eylül), Yunanlılar ise M.Ö. 5’inci yüzyıla kadar kış gündönümünde (21 Aralık) kutlardı.

Esasen yılbaşı bir takvim olayıdır ve dünyada tarih boyunca değişik takvimler kullanılmıştır. Bunların çoğunda takvim başlangıcı değişiktir.

Örneğin: Hindistan’da kullanılan Samvat Takvimi’nde, M.Ö. 57 yılının 23 Şubat günü; Budha Takvimi’nde, M.Ö. 544 yılının Pisak ayının dolunay günü; Selefkiler Takvimi’nde, Selefkoslar’ın Gazze Zaferi’nden sonra M.Ö. 312’de törenle Babil’e girişi takvim yıllarının başlangıcıdır.

Ayrıca, Mısır Takvimi, Babil Takvimi, Aztek Takvimi, Maya Takvimi, Musevi Takvimi, Hindu Takvimi, Çin Takvimi ve Tamil Takvimi gibi farklı özellikler gösteren takvimlerin kullanıldığını biliyoruz.

Çağdaş dünyada ve özellikle Avrupa’da müşterek ve kolektif hayatı kolaylaştırmak için, tarih içinde bir takım aşamalar geçiren Gregoryen Takvimi kullanılmaya başlandı. Hazreti İsa’nın doğumundan yüzyıllar öncesine dayanan bu takvim, en son 1572’de Papa XIII. Gregorius zamanında Astronom Chistopher Clavius tarafından bazı küçük değişikliklerle yeniden düzenlendiği için Gregoryen Takvimi olarak tanındı. Ne var ki, bu takvimin başlangıcına, yani 1 Ocak’a, özellikle Hristiyanlar karşı çıktılar. Zira onlara göre 1 Ocak’taki yılbaşı kutlamaları, 24/25 Aralık gecesi yapılacak Hazreti İsa’nın doğum günü ( Noel ) kutlamalarını gölgede bırakacaktı.

Kiliseler, uzun süre yılbaşı kutlamalarına karşı çıkmalarına rağmen, sonunda olayı kabullenmek ve hoşgörüyle yaklaşmak gereğini duydular. Zira anladılar ki, 31 Aralık/ 1 Ocak gecesi yapılan kutlamaların dinî bir yönü yoktu.

Türkler, önceleri 12 Hayvanlı Türk Takvimi’ni kullanıyorlardı. Güneş yılına göre hesaplanan bu takvimden sonra Müslüman olunca, Hazreti Muhammet’in Mekke’den Medine’ye göçünü başlangıç alan Hicrî Takvim’ i esas aldılar. Ancak, Hicrî Takvim devlet işlerinde yetersiz kalıyordu. Bunun üzerine Türkler, Selçuklular döneminde bir süre Celalî Takvimi’ni kullandılar. Burada, güneşin Koç burcuna girdiği gün (Nevruz), Türkler’ in asırlar öncesinden beri kullana geldiği şekilde yılbaşı kabul edilmişti. Nevruz geleneği, Osmanlı döneminde de sürdü.

Birinci Mahmut döneminde, Julius Takvimi’ne dayanan Rumî (Malî) Takvim’ e geçildi. Burada senenin başı 1 Mart’tı. Şubat 1917’de, yani yine Osmanlı döneminde yapılan bir düzenlemeyle, tarih başlangıcı HİCRET aynı kalmak şartıyla, Gregoryen Takvimi ve yılı kabul edildi. Dikkatinizi çekerim, yılbaşı 1 Ocak oldu. 26 Aralık 1925’te ise Gregoryen Takvimi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tek ve resmi takvimi olarak kabul edildi.

Bir kere daha hatırlayalım:

Yılbaşının Hazreti İsa’nın doğum günüyle, Noel’le ve Noel Baba’yla yakından uzaktan bir ilgisi yoktur, yeni yıla girişi kutlamak bir Hristiyan âdeti değildir. Yeni yıl kutlamaları Hristiyanlıktan çok önceleri takvim yılının uygulamaya konulmasıyla başlamıştır.

Noel Baba tiplemesi ise, 1800’lü yıllarda, tüketim kültürü bağlamında yaratılmış hayali bir kahramandır. Ancak eski Türklerde ve halen Türk dünyasında, yurda soğuk getiren ve Soğuk Hanı olarak da adlandırılan Ayaz Ata isimli bir figür var. Nardugan Bayramı'nın simgesi olan Ayaz Ata; Türk, Altay ve Orta Asya mitolojilerinde, özellikle Kazaklar'da ve Kırgızlar'da Soğuk Tanrısı olarak geçiyor.

Sonuçta yeni yıl kutlamalarının din ile yakından uzaktan ilgisi yoktur, ister kutlayın ister kutlamayın, bu da kimseyi ilgilendirmez.

Yeni yılınızın ve gelecekteki tüm yılların sağlık, mutluluk, huzur ve başarılarla dolu geçmesini dilerim.