Bu hafta Yalova’nın iki önemli değerini ele alalım istedim. Çünkü bugün ikisi de ne yazık ki hak etmediği bir muamele işe karşı karşıya.

Yürüyen Köşk’ün hikayesini biz Yalovalılar gayet iyi biliyoruz. Bizleri şehir dışından takip eden okurlarımız için kısa bir tekrar yapmakta fayda var. Hem böylelikle halen Yürüyen Köşk’ün hikayesini bilmeyen ya da bilse de onu görmeyen varsa yolu Yalova’ya düştüğünde adı köşk olan bu mütevazi evi görmek isteyebilir.

Kısaca aktaracak olursak Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Bursa’ya gitmek üzere deniz yoluyla önce Yalova’ya geldiği sırada kıyıda büyük bir çınar ağacı görür ve yatının kıyıya yanaştırılmasını ister. Ağacın altına gelen Atatürk, bir süre burada dinlenir. Ağacın heybetine vurulan Ulu Önder, buraya bir ev yapılması talimatını verir. İki katlı ahşap bir ev inşa edilir. Aradan biraz zaman geçtikten sonra bir gün bahçıvan, elinde testereyle Ulu Önder’e giderek ağacın köşke zarar veren dalını kesmek için müsaade ister. Atatürk, dünyada o dönemde henüz çevrecilik diye bir kavram dahi yokken ağacın dalına kıymamak ve tüm dünyaya buradan bir mesaj vermek adına köşkün yürütülmesi talimatını verir. Dal kesilmez, köşk yürütülür ve dünyada tren rayları üzerinde yürütülen ilk yapı olarak tarihe geçer. Adı da bugünden sonra Yürüyen Köşk olur. Hikaye kısaca bu.

Köşk yıllarca vatandaşların ziyaretine kapalı bir vaziyette tutuldu. Ta ki dönemin Belediye Başkanı Barbaros Binicioğlu tarafından sahil düzenlemesi ve restorasyon çalışmalarının yaptırılmasına kadar. Birçok Yalova’nın bile haberdar olmadığı köşk böylelikle artık halkın ziyaretine açılmış oldu. Yalovalıların bile yeterince bilmediği bu yeri, ülkemize hatta yurtdışına tanıtmak için o dönemden sonra göreve gelen her belediye başkanı çabaladı. Belediye Başkan Yardımcılığı yaptığım 2014-2019 ve 2019-2020 dönemlerinde Yürüyen Köşk’e çok fazla özen gösterdik ve tanıtımı için büyük çaba sarf ettik.

Ancak son zamanlarda kafeteryası dışında köşkün kaderine terk edildiğine dair çok fazla şikayet geliyor. Yürüyen Köşk, bu kentin markasıdır. Çevreciliğin sembolüdür. Bugün içinde bulunduğu durumu hak etmemektedir. Sorumluları biran evvel bu konuda gerekli çalışmayı yapmaya davet ediyorum.

Gelelim ikinci değerimiz olan Donanma’ya…

Yaşı 30 - 35’in üzerinde olanlar eski halini hatırlayacaktır. Şimdilerde farklı bir yapıda da olsa farklı isimlerle de anılsa Gazipaşa Caddesi üzerinde Deprem Anıtı’na varmadan sağ tarafta denize sıfır olan yapıdan bahsediyorum.

Günümüzde Uygulama Oteli’nin üstlendiği resmi kutlamalara ev sahipliği görevini o dönemde Donanma Tesisleri yapardı. Bayramlaşmalar, resepsiyonlar Donanma Tesislerinde yapılırdı. Bir çoğumuzun düğün, nişan, sünnet, nikah merasimleri orada yapılmıştır. Yalovalıların hayatlarına dair birçok anıları barındıran bir yerdir Donanma. O dönemde 2 katlıydı. Altında yol tarafında gençlerin eğlence mekanı disko, deniz tarafında ise canlı müzik yapılan gazinosu bulunurdu. Her kesimine hitap ederdi. Adeta şehir kulübü gibiydi. Deprem sonrasında o bölgede yapılan dolguyla birlikte Donanma Tesisleri’nin de yenilenmesi gerekti. Anıların hepsi tazelenmek üzere Donanma yıkıldı.

Günümüz koşullarında modern bir tesis olarak Donanma yeniden inşa edildi. Ancak o günden günümüze kadar farklı farklı işletmeciler çalıştırmak istese de Donanma o eski günlerine bir türlü geri dönemedi. Görev süremizde Donanma’nın da o eski günlerine dönmesi için belediye olarak destekte bulunduk. Organizasyonlarımızı orada yapmaya özen gösterdik. Ancak istenilen seviye bir türlü gelemedi. Bugün ise kaderine hatta çürümeye terk edilmiş durumda. Belediyenin orayı kendi bünyesine alıp tekrardan faaliyete geçirmesi önemli bir adım olur.

Değerlerimize sahip çıkmalı gelecek kuşaklara aktarmalıyız. Bu, şehri de yaşayan her seçilmişe düşen önemli bir görev.