İstanbul Üsküdar’ı bilmeyenimiz yoktur.

Bugün, Üsküdar’da sahil yolunun trafikle zedelenen sakinliğinde, küçük ve güzel bir yapı dikkati çeker.

Şemsi Paşa’nın 1580 yılında Mimar Sinan’a yaptırdığı ve kendi adını verdiği külliyedir burası…

Tarihçi-Yazar İbrahim Hakkı Konyalı, Üsküdar Tarihi isimli eserinde Şemsipaşa Külliyesi hakkında şunları yazıyor:

“…Bu pırlanta manzuma 1938 yılına kadar ihmal edilmiş ve unutulmuştu. Minaresi yıkılmış, kubbeleri çatlamış, üstündeki kurşunları soyulmuş, medrese odaları ve dershaneleri ağıl haline getirilmişti.

Cami ise içine girilemeyecek bir haldeydi.

Ben, bu cinayeti gazeteye yazdım. Sinan severlerden ve bütün Türkler’ den yardım istedim. O sıralarda Cumhurbaşkanı Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’ndaymış. Yazdıklarımı okumuş ve ilgili daireye emir vermiş.

Ondan sonra medrese, dershane, camii ve türbe esaslı bir şekilde tamir edildi.

Caminin minaresi yeniden yapıldı.”

Görüldüğü gibi bu güzel eser, Atatürk’ ün himmetiyle Türk toplumuna kazandırılmış bulunuyor.

Özellikle Cuma günleri kalabalık bir cemaatle kılınan namazlarda,  Atatürk’ün çabasıyla bu caminin ibadete açıldığını kaç kişi hatırlıyor, doğrusu bilmem isterdim.

Konya’ya gelince…

Büyük Türk bilgini, düşünürü ve tasavvuf şairi Mevlâna Celâleddin-i Rumî’nin mezarının da bulunduğu Mevlâna dergâhı, 30 Kasım 1925’te çıkarılan ( Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Kaldırılmasına Dair Kanun)’la kapatılmıştı.

Atatürk’ün 3 Mart 1927’deki emriyle, (Konya Asakiri Atika Müzesi) olarak törenle açıldı.

1954’te bir kez daha düzenlendi, adı da (Mevlâna Müzesi) olarak değiştirildi.

Cumhurbaşkanı Atatürk’ün, 18 Şubat 1931 günü, Konya’dan Ankara’da bulunan Başbakan İsmet İnönü’ye acele ve önemli notu ile çekilen telgrafı ise şöyle:

“ Konya’da yüzyıllarca devam etmiş ilgisizlikler sebebiyle büyük bir bakımsızlık içinde bulunmasına rağmen 800 yıl önceki Türk uygarlığının gerçek şaheserleri değerinde bazı kaynaklar vardır.

Bunlardan özellikle Karatay Medresesi, Alaeddin Camii, Sahip Ata Medresesi Camii ve Türbesi, Sırçalı Mescit ve İnce Minare derhal ve çok acele onarıma gerek duymaktadır.

Bu onarımın gecikmesi, bu anıtların tamamen yok olmasını gerektireceğinden, önce işgalde bulunanların boşaltılmasının ve tamamının uzman kişilerin gözetiminde onarılmasının sağlanmasını rica ederim.”

Günümüzde Mevlâna Müzesi’ ni ziyaret edenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır.

ATATÜRK DİYOR Kİ:

“ Din, bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz.”

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!