Değerli okurlarım hoşgörünüze sığınarak bugün sizlerle ANAYASA konusunda dertleşmek, söyleşmek istiyorum.

1968 yılı Yıldız Teknik okulunda öğrenciyim ve dünya gençliği savaşsız bir dünyada; insan, sanat ve sevgi odaklı sınırsız bir özgürlük talebiyle meydanları doldurup, inletiyor. Bu gençlik hareketi ülkemizde; ülke sorunlarını ve çözüm önerilerini de kapsayacak bir boyut kazanıyor.

Özellikle hatırlatmak isterim ki o yıllarda sadece gençlik hareketleri ve işçi eylemleri var ve ülkemiz gündeminde terör bulunmuyor.

Biz Yıldız Teknik’in genç öğrencileri okulumuzun AKADEMİ olması için de eylem yapıyoruz. Üniversite, Yüksek Okul, Akademi ve hatta bazı lise öğrencileri de bu genç 68 kuşağı hareketine katıyor. Boykotlar, okul ve öğrenci yurdu işgalleri ve eğitime ara verilmesi ülke gündeminden düşmüyor. Türk gençliği 1960 devrim anayasasının getirdiği özgürlükleri sonuna kadar kullanmak istiyor, o dönemin sağ iktidarı ise “bu anayasa bize iki gömlek bol geliyor” diye yakınıyordu.

Temiz, barış odaklı ve şiddetten uzak bu eylemler giderek rayından çıkıp şiddete evrilmeye başladı ve sonuç 1980 darbesi… Hoş gelmeyen faşizan devrim… Sonunda günümüze kadar ulaşan ve bugün de çok tartışılan bazı çevrelerin adına “Askeri Darbe Anayasası”, bazı çevrelerin “Faşizan Anayasa” dediği bu anayasanın bu günlere gelene kadar birçok maddesi değişti. Ne var ki günüz iktidarı hem bu anayasadan ve hem de en yüksek yargı organı olan ANAYASA MAHKEMESİ’nden yakınmakta.

Günümüzde (Ocak2024) hem Anayasa ve hem de Anayasa Mahkemesi; Başkanlık Sistemine dayalı hükümetin ve ortaklarının boy hedefinde bulunuyor. Sayın Cumhurbaşkanımız bu yüce mahkemenin kararlarından işine gelmeyenleri ”yok hükmünde” sayıyor. Yine Sn. Cumhurbaşkanımız birçok platformda “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir” diyor ve tam bir çelişkiye düşüyor. Hükümetin ortağı partinin Gn. Başkanı Bahçeli “Anayasa Mahkemesi derhal kapatılmalıdır” diyor.

Yeniden 1968’e dönersek; Boğaziçi Köprüsü henüz yok. Doğu Anadoluda ulaşım çok zor ve hatta yok gibi. Zap Suyu üzerinde köprü yok. İşte tam o günlerde bir şiir dillerde dolaşmaya başlıyor.

Bu şiirin basılı, bir kağıda yazılı nüshası da yok. Şiirin tamamını da ezbere bilen pek az ama şiir çok hızlı yayılıyor. 1970’li yıllarda ise herkesin dilinde ve artık yazanı da belli ve yazılı, basılı olarak da bulunabiliyor. Şair, yazar Şemsi Belli’ye hem selam ve hem de rahmet olsun.

ANAYASO

Gul, gurban olduğum Hökümet Baba!

Baa bir alfabe veremez miydin?

Gara dağlar gar altında galanda

Ben gülmezem

Dil bilmezem

Şavata'dan Hakkari'ye yol bilmezem

Gurban olam, çaresi ne, hooy babooov ?

Bebek yanir, bebek hasda, bebek ataş içinde

Ben fakiro,

Ben hakiro

Dohdor ilaç, çarşı bazar tam – takiro

Gurban olam bu ne işdir hooy babooov !

Parasizo,

Çaresizo

Ben halsizo, ben dilsizo, şeher uzah, yolsizo

Bu ne haldır, bu ne iştir hooy babooov !

Gara dağda, gar altında ufağ ufağ mezerler

Yeddi ceset hetim hetim Zap Suyunda yüzerler

Hökümata arz eylesem azarlar

Ben ketimo

Ben hetimo

Ben ne biçim vatandaşım hooy babooov ?

Şavata'tan Angara'ya ses getmiir

Biz getmeğe guvvatımız hiç yetmiir

Malımız yoh

Yolumuz yoh

Angara'ya ses verecek dilimiz yoh

Ganadımız, golumuz yoh

Bu ne biçim memlekettir hooy babooov ?

Yerin, yurdun adresesin bilmirem

Angara'da: Anayasso !

Ellerinden öpiy Hasso

Yap bize de iltimaso

Bu işin mümkini yoh mi hooy baboov ?

Şemsi Belli 1968

Değerli okurlarım; 1960 Devrim Anayasası ülkemiz için tam bir özgürlük ve gurur anayasası idi. O anayasanın çok gerisinde olan günümüzün anayasası bile iktidarı ve destekçisi Bahçeli’yi oldukça rahatsız ediyor.

Onların hedefi; Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması ve göstermelik bir anayasa yapmak.  İnanıyorum ki Türk halkı bu istem ve çabaları boşa çıkaracak güç ve iradeye sahiptir.