GÜNAYDIN Değerli Okurlar,

Bugün tarih sayfalarını aralayıp Birinci Dünya Savaşı’ ndaki Suriye cephesinde yaşananlara kısa bir göz atacağız.

Yazılı ve görsel medyada dikkatimi çektiği kadarıyla, Birinci Dünya Savaşı’ nda Ortadoğu’ da ve Arap Yarımadası’ nda geçmişte yaşananlar hakkında (istisnalar dışında) en ufak bilgisi olmayanlar, yazılı ve görsel medyada yorum yapıyor.

Tarihi olayları inceleyenler bilir; Birinci Dünya Savaşı’ nda Osmanlı Ordusu, muharebe ede ede Sina’ dan Kudüs’ ün 50 km. kuzeyine kadar çekilmişti.

Bu arada kısa bir saplamada bulunayım; daha 1917 sonunda asker kaçaklarının sayısı 300 000’ i aşmıştı. (Liman von Sanders’  in 13 Aralık 1917 günkü raporundan… Türkiye’ de Beş Yıl, s. 222)

Bu cephe, başlangıçta Alman General Erick von Falkenhayn komutasındaki Yıldırım Orduları Komutanlığı birliklerince tutulmaktaydı. Falkenhayn’ nın yerine Liman von Sanders komutan oldu.

Yıldırım Orduları ise 4,7 ve 8’ inci Ordulardan oluşuyordu. Mersinli Cemal Paşa 4 ‘üncü Ordu Komutanı, Cevat Paşa 8’inci Ordu Komutanı, Mustafa Kemal Paşa 7’nci Ordu Komutanıydı.

Bu üç ordu, Yafa’ nın 20 km. kuzeyi ile Lût Gölü arasındaki 100 km. lik cepheyi savunuyorlardı.

Şimdi, Cephe Komutanı Mareşal Sanders’ in anılarından bazı küçük notlar alalım. Daha ayrıntılı bilgi arayanlar, Sanders’ in “ Türkiye’ de Beş Yıl” adını verdiği kitabını inceleyebilirler.

“… Yıpranan tümenlerin geri alınması ya da değiştirilmesi, ihtiyat kuvvet bulunmadığı için mümkün değildi. Topçu cephanesi o kadar az geliyordu ki bataryalarda hiçbir zaman gereken sayıda cephane bulunmuyordu. Türk askerleri, ölü İngiliz erlerinin ayaklarındaki çizme ya da postalları gıpta ile seyrediyorlardı. Kendi ayaklarında yırtık çarıklar vardı, hatta çok defa bu bile yoktu. Ayaklarını paçavralara sarıp savaşıyorlardı. Subayların çoğu bile düzgün bir ayakkabıdan yoksundu. Keşif kolları, görevden her defasında kan içinde kalmış ayaklarla dönüyorlardı. Malarya ve dizanteri, bu sıcak yaz mevsiminde pek çok kurban verilmesine sebep oldu. Yazlık elbisesi olamayan, ancak kalın yün kumaş giyen (bunlara paçavra demek daha yerindedir) ve dörtte üçünden fazlasının artık iç çamaşırı da kalmayan Türk erlerinin, doğrudan tenlerine giydikleri bu kalın kumaş altında ve 55- 65 derece sıcakta, ne kadar zahmet çektikleri açıktır. Birkaç aydan beri, günde sadece 1- 1,5 kilo, o da varsa, arpa verilebilen hayvanlar, çoğu zaman susuz kalıyor, her üç orduda da her gün yüzlercesi ölüyordu. Süvarilerin atları da acınacak haldeydi. Enver Paşa, 11 Eylül tarihli telgrafında her türlü yardımın yapılacağını yine vaat etti. Ama bu vaatlerin biri olsun yerine getirilmedi. “

Enver Paşa ise iyice zayıflamış Suriye ve Irak cephelerini takviye edeceği yerde, doğudaki iki ordumuzu, ‘Büyük Turan Hayali’ içinde İran’ a, Azerbaycan’ a ve Kafkasya’ ya doğru yürütmekteydi.

İngilizler yoğun hazırlıklardan sonra 19 Eylül 1918 günü Filistin’ deki Türk cephesine saldırdılar.

4 ve 8’ inci Ordu, İngiliz taarruzlarının daha başlarında dağıldı. Tüm yük Mustafa Kemal Paşa’ nın kontrolündeki 7’ nci Ordu’ nun omuzlarına bindi. Liman von Sanders, İngiliz taarruzları karşısında zor durumda kalınca, birliklerin bulundukları yerlerde kalarak savunmaya devam etmelerini istedi ama kendi geriye çekildi ve karargâhını Adana’ ya taşıdı. Oysa 4 ve 8’ inci Ordu bölgelerinde cephe yarılmıştı.

Sanders ile irtibat kuramayan M. Kemal Paşa, ilgili karargâhlara bilgi vererek, toparlayabildiği birliklerini Suriye’ nin kuzey sınırına yakın Halep’ e- yeni savunma hattına- çekmeye başladı.

Liman von Sanders, çekilme devam ederken, bunun nedenini sorunca M. Kemal Paşa, “Suriye’ nin bir Arap şehri olduğunu, önemli olanın Türk yurdu olan Anadolu’ yu savunmak olduğunu” belirtti.

Yıldırım Ordular Grubu birlikleri, hem İngilizlerle, hem de isyancı Arap aşiret mensuplarıyla çarpışa çarpışa Halep civarındaki yeni savunma bölgesine çekilmeyi başardılar.  

İngilizler, bu yeni savunma hattına taarruz ettilerse de başarılı olamadılar.

Orgeneral Fahrettin Altay, Mustafa Kemal Paşa’ nın bu başarısını şöyle anlatmıştır:

“ Filistin muharebelerinde ordumuz bozuldu. Ordu komutanı Liman von Sanders Paşa kaçtı. Zorlukla kendini esaretten kurtardı. Bunun üzerine üç ordu komutanı Cevat, Mersinli Cemal ve Mustafa Kemal Paşalar enkazı Dera’ da topladılar. Fakat daha kıdemli oldukları halde Cevat ve Cemal Paşalar ordu komutanlığını Mustafa Kemal’ e bıraktılar. Kendileri çekilip gittiler. Mustafa Kemal ise en buhranlı, en nazik bir zamanda bu döküntülerden ibaret ordunun komutanlığını alma cesaretini gösterdikten başka olabildiği kadar düzenlediği bir ordu ile Halep civarındaki istilâ ordusunu durdurmaya da muvaffak oldu ki, bu gerçekten hayrete şayan bir olaydır.” ( Feridun Kandemir, Atatürk’ ün Askerliği, s.6-7)

(Gerek Cevat Çobanlı Paşa, gerek Mersinli Cemal Paşa, Mustafa Kemal Paşa’ dan çok kıdemlilerdi. Cevat Çobanlı Paşa’ nın bölgeden İstanbul’ a döndükten kısa bir süre sonra Genelkurmay Başkanlı olduğunu da tarihe not düşelim.)

Mustafa Kemal Paşa’ nın Birinci Dünya Savaşı’ nın sonlarındaki bu Suriye geri çekilme hareketi ve Halep savunması, Anadolu’ daki Kurtuluş Savaşı’ nın ilk işaretidir.

Bölgede gelişen olayları, çok çok kısa ve ana hatlarıyla vermeye çalıştım. Bilmeden fikir yürütmemek lâzım.

Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılı Hayırlı Olsun.

Aydınlık ve esenlik dolu günler dilerim.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!