Mayıs 2023 Seçimleri

Değerli okurlarım sizlerle sade bir yurttaş olarak; son seçimle ilgili “14 ve 28 Mayıs 2023” gözlemlerimi ve kendimce değerlendirmelerimi paylaşmak istiyorum. Çok parti ve çok ittifaklı bir seçim dönemi yaşamış olsak da; politika sahnesinde temelde iki ideolojik yapılanma vardır ve bu gruplaşmayı biz basit biz çözümleme ile sağ ve sol partiler diye tanımlayabiliriz. Bu iki ana yapılanma kendi içinde de ufak fikir ayrılıkları nedeniyle alt gruplara ayrılır ve çok parçalı bir siyasi yapılanma ortaya çıkar. (Mart 2023 aktif parti sayısı 126) Ülkemizde basit ve bana göre sağ siyasi yapılanma; Milliyetçiliği ve Dini değerleri anlayış olarak esas alan bir yapılanma oluşturmakta. Sol yapılanmada ise; Sosyal Demokrat ve ileri sol olarak Sosyalist bir yapılanma görüyoruz. Ben 68 kuşağının sol yapılanması içinde yer alan ve bugüne kadar da bu yapılanmanın içinde oldum. Bir türlü iktidar olamamanın acısını hep ve derinden yaşayan biriyim. 68 kuşağında yer alan sağ gruplar son 55 – 60 yıllık dönemde bazen tek parti ve bazen de koalisyonlar şeklinde ülke yönetimini ellerinde tuttular. Peki 68 kuşağı o dönemde sağ ve sol bölünmeyi neden çatışmalı yaşadı? Bugün o geride kalan kardeş kavgasının daha çok dış tahrikler sonucu olduğunu görüyoruz. Ancak saf ve iyi niyetli ve özellikle de lise son ve üniversite öğrencisi olan Türk gençleri; ülkede refah düzeyinin artırılması, vatan toprağının korunması konusunda tam bir duyarlılık içindeydi. Sol ve devrimci solun temsilcileri üretimin artırılmasını ve eşitlikçi bir paylaşımı savunurken; ülkücü ve milliyetçi sağ gençler vatan bütünlüğü dünya Türkleri ve Öz Türk yurdu gibi kavram ve konuları inançla savunuyordu. Her iki yapılanma ve düşünce temsilcilerinin; vatanı satmak, rüşvet, yolsuzluk gibi gizli hedefleri de yoktu. Bu iki saf ve temiz grup kendi arasında şiddetle çatışırken; vatanı satma, rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma ve en önemlisi de yine kısaca Atatürk ve onun kurmuş olduğu Cumhuriyet ve cumhuriyet değerleriyle hesaplaşma ve hatta yıkma hedefinde olan dinci, şeriatçı cemaat[1]tarikat yapılanması; perde gerisinde ellerini oğuşturuyor, keyifle gülüyordu. Dış etkenler sonucu sol ve sağ milliyetçi partiler kendi içinde bölününce perde gerisindeki bu gerici ve dinci yapı 2000 yılında fırsatı iyi değerlendirdi ve iktidar oldu. Bu da yetmedi tek adam rejimini kurdu. Parayla satılan vatan toprağı, parayla satılan vatandaşlık ve oy deposu anlayışıyla açılan sınır kapılarından yurdumuzu işgal eden Suriyeli, Afrikalı, Afgan göçmenler… Ekonominin çöküşü, döviz kuru freninin tutmaması, törpülenip tırtıklanan cumhuriyet değerleri, kutlanamayan resmi bayramlar, kadın cinayetler gibi birçok sorunun gölgesinde geride bıraktığımız Mayıs 2023 seçim sonucu; yıkımın asıl sebebi olan ekip ve ekip başı yeniden seçildi ve başa getirildi. İktidar ve muhalefet olarak ülke tam yarı yarıya bölünmüş oldu. ANCAK!... Siyaset sahnesinde ülkemiz insanının sevdiği, değer verdiği ve güven duyduğu biri soldan biri de sağdan iki geç siyaset adamı Sn. Muharrem İNCE ve Sn. Sinan OĞAN bizzat kendileri siyasi geleceklerini bitirdiler. Şimdi bu siyasi bitişi irdelersek: Söze 68 kuşağı ve bu kuşağın sağ ve sol temsilcilerinin iyi niyetli, saf ve yurtsever oldukları savı ile başlamıştık. Bugün çok geride kalmış olan o kuşağın çatışanları yetmiş-seksen yaş aralığında, ak saçlılar. Kendi aralarında da iletişimde ülke ve ülke insanı için kaygı ve çözüm yollarını tartışıyor, konuşuyorlar. Yurtsever muhalefete soldan Sn. Kemal KILIÇDAROĞLU öncülük ederek sağ, sol ayrımını bir kenara bırakıp Atatürk mirası Cumhuriyet değerlerini benimseyen ve iktidarı amaçlayan ALTILI MASAYI kurdu. Bu muhalefet masasına; iktidar kadar “kendisi de sol muhalefet kanadında olduğunu savlayan” Sn. M. İNCE de iktidar kadar ve belki daha fazla saldırdı. İktidarı övücü konuşmalar yaptı, saraya yanaştı ve sonuç olarak siyaseten bitti. Ak saçlı 68 kuşağı ülkücülerinin neredeyse tamamı iktidar ve onun payandası olan Milliyetçi, Ülkücü kimlikli Sn. Devlet BAHÇELİ’yi istemiyor, siyaseten izlediği yolu onaylamıyordu. Ülkücü bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmak için titiz ve iyi niyetle arayış içindeydiler ve bu çabalarını benimle de paylaştılar. Bu arayış ve çaba sonucu partisiz ve ancak güvenilir bir ülkücü olarak buldukları Sn. Sinan OGAN’ı; iktidarı devirme amacıyla sahaya sürüp arkasında oldular. Sn. S. OĞAN bu onura layık biri olmadığını, ikinci tura kalan seçimde; iktidar kanadına destek açıklamasıyla ortaya koydu. Ülkücü birçok arkadaşım bu gelişme üzerine kamuoyuna açık ÖZÜR dilediler. Şimdi de “Z” kuşağı diye tanımlanan gençlerimize gelelim… Büyük bir çoğunluğunun hayalleri yıkıldı, politikaya bakış ve yaklaşımları değişti. 2.torunum 23 yaşında ve Teknik Üniversitesinde öğrenci. Seçim öncesi dede torun konuştuk. Kılıçdaroğlu’nu yaşlı bulduğunu; M. İNCE ve S. OĞAN arasında bir tercih yapacağını söyledi. Seçim ertesinde oyunu S. OĞAN için kullandığını ve daha sonrasında da gelişmelerden arkadaşlarının ve kendisinin üzüntü duyduğunu söyledi. İkinci tur için “sandığa gitmeyebilirim, eğer gidersem oyum Kılıçdaroğlu için olur” dedi. Sn. İNCE ve Sn. OĞAN; hayallerini yıktığınız gençlerimize yazık oldu. Onların hayallerini yıkıp, toplum dinamikleri içinde yer almaları konusunda seçeneklerini daralttınız. Sizlere sağ ve sol kesim Türk insanının gönülden verdiği sevgiyi ve sempatiyi yitirdiniz. Asıl olan; siz ikinizde yenildiniz.